Merhaba çocuklar;
Bugünkü masalımızda minik Pınarın hikayesini paylaşacağız sizlerle.
Yıllar önce küçük bir kasabada yaşayan, büyük hayalleri olan sarı saçlı, mavi gözlü, şirin mi şirin, ismi Pınar olan bir kız yaşarmış.
Minik Pınar köyde yaşadığı için bir çok hayvan biliyormuş, ayrıca hayvanları da çok seviyormuş. Pınarın en büyük hayali büyüdüğü zaman veteriner olarak, sürekli hayvanlarla birlikte olmak, onlarla ilgilenmek, yaralı hayvanları tedavi etmekmiş. Çünkü yaşadığı köyde yaralı hayvanları tedavi eden kimse yokmuş. Pınar yinede elinden geldiği kadar hayvanlara bakıyormuş.
Minik Pınarın ailesinin bir sürü hayvanı varmış, nelerimi varmış? İnekleri, koyunları, tavukları, çiftliği beklemek ve sürülere sahip çıkmak için köpekleri varmış. Pınarında feminik adında bir kedisi, kral adında bir köpeği, narin adında civcivleri olan tavuğu ve yumak adında bembeyaz bir tavşanı varmış.
Şimdi Pınar size bu kadar çok hayvanın olduğu çiftlikte bir gününün nasıl geçtiğini anlatacak. Pınar sabah ü’ürüüü diyen horozların sesi ile kalkarmış. İlk işi elini yüzünü yıkamak, annesi babası ve kardeşi ile kahvaltısını yapmakmış. Kahvaltıda her gün koca bir bardak süt, tereyağı, peynir, bal, yumurta, reçel ve tahin pekmez bulunurmuş. Pınar sütünü içerek nefis bir kahvaltı yaparmış, çünkü akşama kadar koşturacağı için enerji depolaması için bunu yapması gerektiğini biliyormuş. Sizde her gün kahvaltı yaparak sütünüzü içiyorsunuz değil mi?
Pınar kahvaltıdan sonra baktığı hayvanların yemeklerini veriyormuş. Önce kedisi feminikten başlayarak, feminiğe içmesi için süt, köpeği krala kemik ve ekmek, tavuklarına buğday, tavşanı yumağa da havuç, marul, karpuz kabuğu veriyormuş. Sizin de hayvanınız var mı? Peki siz onları nelerle besliyorsunuz?
Pınar hayvanlarını besledikten sonra kedisi feminkle ip oynarmış, nasıl mı? Eline uzun bir ip alır ve yerde sürüyerek koşmaya başlarmış, kedisi de arkasından ipin ucunu yakalamak için koşarmış, Pınar iyice yorulduktan sonra feminik atlayarak ipi yakalarmış. İşte Pınar akşama kadar çiftlikte oradan oraya koşturup oyunlar oynarmış. Akşam olunca ellerini ve ayaklarını yıkayarak dişlerini fırçalar, pijamalarını giyinip yatağına uzandıktan sonra veteriner olacağı günlerin hayali ile uykuya dalarmış.
Bir gün Pınarı ziyarete teyzesinin kızı Elif gelmiş. Elif pınarla günlerini dolu dolu geçirerek güzel bir tatil yapmış, ama Elif’in gitme günü yaklaşmış, Elif gideceği için çok üzülüyor gitmek istemiyormuş, pınara köyde yaşamak çok güzel, sen horoz sesiyle uyanarak doğal besleniyorsun. Ayrıca kendine ait bir çok hayvanın var. Akşama kadar onlarla ilgilenerek oyunlar oynuyorsun. Senin için her taraf oyun parkı, burada iken akşam nasıl oluyor anlayamıyorum.
Oysaki benim yaşadığım yer böyle değil, benim evde bir sürü oyuncağım var, ama ben onları sevince onlar bana senin kedinin verdiği gibi tepki vermiyor, ben onlara yemek veriyorum ama cansız olduğu için yiyemiyorlar, sen kocaman çiftlikte hayvan sesleri içinde oynuyorsun bense araba ve korna sesleri arasında minicik parklarda oynuyorum.
Pınar Elif’in durumuna çok üzülmüş, öyle bir yerde yaşamak istemezmiş. Pınar arkadaşına bekle sana yaşadığın yeri güzelleştirecek şeyler söyleyeceğim, sen de evinizin balkonuna rengarenk çiçekler ek, annenden evde bakabileceğin balık, kuş gibi hayvanlar almasını iste, ve dilersen sende veteriner olabilirsin dedi.
Bu fikirler Elif’in çok hoşuna gitti. Annesi Elif’e balkona birlikte çiçek ekebileceklerini, balık ve kuş besleyebileceklerini söyleyince Elif havalara uçtu ve Pınar’a ben de veteriner olacağım diyerek seneye tekrar gelmek üzere köyden ayrıldı. Pınar her gece uyumadan önce çok uzaklarda olan ve kendisi gibi veteriner olma hayaliyle uykuya dalan Elif’e yıldızlarla selam gönderiyordu. Siz de hayvan seviyor musunuz? Peki anne babanızın izin verdiği bir hayvanı beslemek ister misiniz?
Emine TEKE
}