PADİŞAH İLE AKILLI KÖYLÜ OKUMA MASALI
Osmanlı padişahlarından biri günün birinde tebdili kıyafet köyleri dolaşıyormuş. Köyün birinde tarlasında fidan dikmeye çalışan çok yaşlı bir köylüye rastlamış. Adam, bahçesine meyve fidanları dikiyormuş. Padişah yaşlı köylüye takılmak istemiş:
– ‘Baba, bu fidanlar ne zaman büyüyüp de meyve verecek? Bu fidanlar meyve verinceye kadar sen toprak olursun. Bu meyvelerden yemek sana nasip olacak mı dersin?’ Demiş.
Köylü:
– ‘Hiç sanmıyorum’ diyerek cevap vermiş.
Padişah sözlerine devam etmiş:
– ‘O halde neden yoruyorsun kendini?’
– Beyim biz atalarımızın diktiği ağaçların meyvelerini yemiyor muyuz? Torunlarımız da bizim diktiklerimizin meyvelerini yesinler.
Bu cevap Padişahın pek hoşuna gitmiş. Cebinden çıkarıp köylüye bir kese altın vermiş.
Köylü:
-‘ Bakın padişahım, bizim fidanlar şimdiden meyve vermeye başladılar bile’ demiş.
Padişah bu cevabı da pek beğenmiş ve köylüye bir kese altın daha verilmesini emretmiş. Köylü bu kez:
– ‘Sultanım, her ağaç yılda bir kez meyve verir. Ama bakın benimkiler ikincisini de verdi’ diye yanıt verince padişah gülümseyerek yanındakilere seslenmiş:
– ‘Aman efendiler, hemen buradan gidelim, yoksa bu adam bizde altın filan bırakmayacak!’
Bir varmış bir yokmuş… Uzak mı uzak diyarların birinde bir köy, bu köyde dürüst bir de çocuk yaşarmış. Bu çocuk hiç yalan söylemez, kimseyi de kandırmazmış. Kendi kendine yaşar, kendi yağında kendi kavrulurmuş.
Bu çocuk, biriktirdiği paralarla kendine eski bir bisiklet alarak her gün o bisikletle süt dağıtıyormuş. Mahallede yaşayan herkes bu çocuğun ne kadar dürüst olduğunu bildğinden sütü ondan alıyormuş. Küçük çocuk; kendi parasını kendi kazanıyor, az da kazansa her zaman şükrediyormuş.
Küçük çocuğun mahallede birlikte oynadığı arkadaşları ise onunla sürekli dalga geçiyormuş. Hepsinin yepyeni bisikletleri varmış ve bu çocuğun eski bisiklete binmesi onların dalga konusuymuş. Küçük çocuk ise arkadaşlarının onunla dalga geçmesine üzülse de pek aldırış etmiyormuş. Çünkü bu bisiklet sayesinde para kazanıyormuş ve bisikletini çok seviyormuş. Her akşam işini bitirdiğinde bisikletini evin önüne getirir, güzelce temizler ve yarın sabaha hazır hale getirirmiş.
Günlerden bir sabah yine süt dağıtmak için evinden çıktığında bir de ne görsün! Bisikleti bıraktığı yerde yokmuş. Çocuk telaşla bir oraya bir buraya koşturmaya başlamış. Her yere bakmış, gördüğü herkese sormuş. Fakat bisikletini hiçbir yerde bulamamış. Çaresizce bir kenarda ağlamaya başlamış.
‘Bisikletim olmadan nasıl para kazanacağım ben?’ diye kendi kendine sızlanıyormuş. Küçük çocuğun ağlamaktan gözleri davul gibi şişmiş.
O sırada iyilik perisi çocuğun bu halini görmüş ve çok üzülmüş. Hemen yanına gitmiş:
İYİLİK PERİSİ: ‘Küçük çocuk lütfen ağlama. Bak, sana bisikletini buldum’ demiş.
İyilik perisi çocuğa yanında getirdiği altın kaplamadan yapılmış bir bisiklet göstermiş. Çocuk ağlayarak periye dönmüş:
ÇOCUK: ‘Bu benim bisikletim değil ki.’
İyilik perisi bu sefer gümüşten yapılmış bir bisiklet göstermiş. Çocuk yine ağlayarak;
ÇOCUK: ‘Benim bisikletim bu da değil’ demiş.
İyilik perisi küçük çocuğun dürüstlüğüne hayran kalmış. Ona gerçek bisikletini bulmuş. Çocuk kendisinin olan eski bisikletini görünce sevinçle bağırmış:
ÇOCUK: ‘ ‘İşte, benim bisikletim bu!’
İyilik perisi küçük çocuğun dürüstlüğüne karşılık altın ve gümüş bisikletin ikisini de ona hediye etmiş. Çocuk ilk başta kabul etmek istemese de iyilik perisinin ısrarı üzerine bu hediyeleri kabul etmiş.
Bisikletlerin hepsini alan küçük çocuk, onları sevinçle evin içine koymuş. Sonrasında koşarak arkadaşlarını eve çağırmış ve bisikletlerini göstermiş.
Altın ve gümüş bisikletleri gören bütün çocuklar kıskançlık dolu gözlerle bu çocuğa bakmışlar. Evden çıkınca hepsi bu çocuğun yaptığını yapmaya karar vermişler.
Ertesi gün bütün çocuklar bisikletlerini kaybedip sonra da ağlaya ağlaya aramaya başlamışlar. İyilik perisi çocukların yanına gelmiş ve her birine ‘bisikletlerinizi buldum’ diyerek altın bisiklet göstermiş.
Çocukların hepsi altın bisikletin kendi bisikletleri olduğunu söyleyerek itiraz etmeden bisikletlere binmişler. İyilik perisi çocukların bu aç gözlülüğüne ve yalan söylemelerine çok ama çok kızmış. Ceza olarak çocukların hepsinin altın bisikletlerini eski püskü bir hale çevirmiş. Çocukların gerçek bisikletlerini de yok etmiş.
Çocuklar neye uğradıklarını şaşırmışlar. Biraz düşününce yaptıkları yanlışın farkına varmışlar fakat artık çok geçmiş. Hepsinin altında eski-püskü bir bisiklet varken dürüst olan küçük çocuğun altında yepyeni bir altın kaplama bisiklet varmış.