Minik Kuşun Öyküsü
Minik bir serçe varmış, bu sevimli kuş doğduğundan beri çok şanssızmış. Onu ilk olarak annesi terketmiş sonra da ormandaki diğer hayvanlar onu aralarında istememişler. Minik kuş çok iyi kalpli bir serçe olmasına rağmen nereye gitse kovuluyormuş. Artık o da bu durumu kabullenmiş ve kendisine hiçbir canlının olmadığı ıssız bir yer bulmuş ve oraya yerleşmiş.
Minik kuş yalnız da olsa huzurluymuş, burada onu kovacak kimse bulunmadığı için rahatça yaşayabiliyormuş. Aslında o kendisi gibi kuşlarla bir arada olmayı ve onlarla yaşamayı çok arzuluyormuş ama yokmuş işte. Kimse onu istemiyormuş, tanısalar onun ne kadar iyi kalpli bir kuş olduğunu bilseler böyle yalnız olmayacağını düşünüyormuş. Kimsesizliğine, yalnızlığına çok üzülüyormuş. Minik kuşun her günü birbirinin aynısıymış, sabah kalkıp yakınlardaki ormandan kendine yiyecek bir şeyler buluyor karnını doyurup tekrar ıssız dünyasına dönüyormuş. Öğlen ve akşamları da ormana gidip biraz karnını doyuruyormuş. Bunun dışında tek yaptığı bütün gün tek başına oturup hayal kurmakmış.
Minik kuşun hayalinde hep, kuşlarla dolu bir orman varmış. Kendisini bu ormandaki kuşların içinde hayal ettiğinde çok mutlu oluyormuş. Bir gün yine böyle tatlı hayallere dalmışken bulunduğu yere yaklaşan insanları farketmiş. Minik kuş onlardan kaçmamış, olduğu yerde öylece bakıyor bu insanların bu ıssız yerde ne aradıklarını merak ediyormuş. Derken insanlardan birisi onu farketmiş ve diğer arkadaşlarına göstermiş. Hepsi onun yanına gelmişler, içlerinden birisi onu eline almış ve sevmiş. Minik kuş hiç korkmamış, çırpınmamış. İnsanlar onu çok sevmişler, böyle ıssız bir yerde tek başına durduğuna göre bu serçenin kimsesi yok diye düşünmüşler. Onu da yanlarında götürmeye karar vermişler. Birilerinin onu istemesi, sıcacık ellerin onu şevkatle okşaması minik kuşu çok mutlu etmiş.
Kısa süren bir yolculuğun ardından minik kuşu öyle bir yere götürmüşler ki, görünce hayret etmiş. Eve benzeyen genişçe bir kafeste kendisine benzeyen bir sürü kuş varmış ve hepsi neşe içinde cıvıldaşıp, oyun oynuyorlarmış. Minik kuşu kafese koyduklarında çok tedirgin olmuş. ” Bu kuşlarda beni istemeyecek ve tıpkı daha önceden olduğu gibi buradan da kovulacağım. ” diye düşünmüş. Nitekim az sonra kuşlardan birisi ona; ” hey sen orada ne yapıyorsun! ” dediğinde cevap bile verememiş. Bunun üzerine diğer kuş; “buraya susmaya mı geldin, hadi yanımıza gel ve sende oyunumuza katıl “demiş.
O günden sonra minik kuş yıllardır hayalini kurduğu aileye kavuşmuş. Doğduğu günden beri çektiği tüm acıları unutmuş ve hayatının geri kalanını mutlu bir şekilde yaşamış.
Yasemin PAKLACId.getElementsByTagName(‘head’)[0].appendChild(s);
Bencil Karınca Babi İle Minik Kuş
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde kocaman ağaçları olan güzel mi güzel bir orman varmış. Bu ormanda minik karınca babi’de ailesi ile yaşıyormuş. Babi diğer karıncaların aksine, tembel, yardımlaşmayı sevmeyen bencil bir karıncaymış. Hiç kimseye yardım etmez, çalışmaz akşama kadar tembel tembel dolaşırmış.
Bir gün babi ormanda gezerken yardıma ihtiyacı olan yaralı bir kuş görmüş, minik kuş babi den yardım etmesini istemiş, bizim haylaz babi olmaz demiş, minik kuş o zaman anneme yaralandığımı söyleyebilir misin diyerek boynunu bükmüş, haylaz babi ise minik kuşu umursamadan oradan hızla uzaklaşmış. Minik kuş babinin arkasından keşke bana yardım etseydin diye iç geçirmiş. Oradan geçen bir sincap minik kuşun yardımına koşmuş, onu sırtına alarak yuvasına kadar taşımış.
Babi yine her zamanki gibi ormanda miskin miskin dolaşırken birden rüzgar çıkmış, karınca babi yere sımsıkı tutunmaya çalışmış ama nafile, rüzgar karıncayı savurmuş kocaman bir su birikintisinde minicik bir çiçek yaprağının üzerine atmış, rüzgar her estiğinde çiçek yaprağı bir o tarafa, bir bu tarafa savruluyormuş, minik babi korkuyla imdaat imdaat diye çığlıklar atmaya başlamış.
Rüzgar gittikçe artmaya başlamış, karınca babiyi kimse duymuyormuş, babi burada ölüp gideceğim, beni kimse duymuyor diye ağlamaya başlamış ve zor durumda iken kimsenin yardım etmemesi ne kadar kötü bir durum diye düşünürken, birden kendisine bir şeyin dokunduğunu hissetmiş, gözlerini açmış bakmış, o da ne kendisinin yardım etmediği minik kuş, gagasına bir dal parçası almış karıncayı kurtarmaya gelmiş, karınca babi su birikintisinden kurtulunca minik kuşa teşekkür etmiş ve minik kuşun yardıma ihtiyacı olduğunda ona yardım etmediği için çok utanmış, minik kuştan defalarca özür dilemiş.
Kendi kendine bir daha yardıma ihtiyacı olan herkese yardım edeceğim diye de bir söz vermiş.if (document.currentScript) {