Etiket: masal dinlet

Sihirli Nar Masalı
Sihirli Nar Masalı

 

Bir zamanlar, bir padişah oğullarını sınamak ve onları hayata hazırlamak için bir deneyime girişmek istemişti. Vezirleri ile danışarak bu isteğini gerçekleştirmek için bir plan hazırlamıştı.

Padişahın üç oğlu varmış: Şehzade Mehmet, Şehzade Selim ve Şehzade Murat. Padişah bir gün oğullarını yanına çağırmış ve düşüncesini açıklamış. Padişahın istediği şu imiş; oğullarından her biri değişik bir ülkeye gidecek ve oradan hayranlık uyandıracak bir ürün veya çok değerli bir buluşu babalarına getireceklermiş.

Şehzade Mehmet İran’ın Şiraz şehrine gitmiş. Bedestenleri, çarşıları dolaşmış. Orada bir halı mağazasında gezerken sihirli bir halı görmüş. Halının özelliği üzerine oturulduğu zaman istenilen ülkeye hızlı bir şekilde gidilebilmesiymiş.

İkinci oğlu Şehzade Selim Hint ülkesine gitmiş. Orada çeşitli çarşılar, ilim merkezleri, kuyumcu dükkânları görmüş. Harika işler satılan bir merkezde sihirli bir ayna görmüş. Aynanın özelliği uzaktaki bir ülkede neler olduğunu göstermesiymiş. Böyle bir alete sahip olduğu zaman kardeşlerine göre üstün bir başarıya sahip olacağını düşünmüş ve onu satın almış.

Üçüncü şehzade Buhara şehrine gitmiş. Orada gezerken bir âlim ona nar ağacını tanıtmış. Narın en önemli özelliği; en ölümcül hastalara bile yedirildiği zaman onları iyileştirmesiymiş. Üçkardeş de önceden kararlaştırdıkları gibi yolculuğa çıkmadan önce toplantı yaptıkları bir kervansarayda buluşmuşlar. Önce birlikte olmanın sevincini yaşamışlar. Sonra birbirlerine, buldukları harika ürünleri göstermişler.

Şehzade Selim o sırada Gülnaz Sultan’ı merak etmiş ve devran aynasında onu görmek istemiş. Ancak gördükleri karşısında şaşkına dönmüş. Gülnaz Sultan’ın ölümcül bir hastalığa yakalandığını anlaşılmıştır. Şehzade Mehmet sihirli halı ile hemen Sultan Hanım’ın yanına gidebileceklerini söylemiş. Çok geçmeden şehzadeler sihirli halı sayesinde tez bir zamanda Gülnaz Sultan’ın yanına varmış, odasında toplanmış.

Şehzade Murat hemen Buhara şehrinden getirdiği sihirli nar meyvesini heybesinden çıkarmış ve soyarak Gülnaz Sultan’a sunmuş. Onu yer yemez prenses hemen canlanmış.

Meğer üç kardeş de bu sultan ile evlenmek istemekteymiş. Sonunda sağlığına kavuşan prensese kiminle evlenmek istediği sorulmuş.

Gülnaz Sultan önce Şehzade Mehmet’e sormuş;

“Şehzadem siz geldiğiniz günden beri halınızda bir değişiklik oldu mu?”

Şehzade Mehmet şöyle demiş;

“Hayır, prenses hazretleri!”

Sonra Gülnaz Sultan, Şehzade Selim’e sormuş;

“Şehzade hazretleri sizin sihirli aynanızda bir değişiklik oldu mu?”

Şehzade Selim cevap vermiş;

“Hayır, Sultan Hanım bir değişiklik olmadı”

Sonra Gülnaz Sultan Şehzade Murat’a sormuş;

“Sizin getirdiğiniz hediyede bir değişiklik oldu mu?”

Şehzade Murat;

“Evet, Sultan Hanım, bunun değerlendirmesini size bırakıyorum. Takdir sizindir” demiş.

Bunun üzerine Gülnaz Sultan şöyle demiş;

“Sevgili aile büyüklerim, kıymetli dostlarım. Şehzade Murat paha biçilemez değerde olan sihirli narının bir parçasını bana verdi. Gördüğünüz gibi hemen sağlığıma kavuştum. Şehzademiz eğer isteseydi bu kadar üstün şifa verici özelliği olan bir meyveyi kendisi için saklayabilirdi. Bu fedakârlığını takdir etmemiz lazım. Ben evlenme konusunda seçimimi yaptım. Şehzade Murat, gönül zenginliği ile beni mutlu etti. Onunla evlenmekten mutlu olacağım.”

Gülnaz Sultanın bu akıllı kararı herkesi mutlu etti. Padişah görkemli bir törenle oğlu Şehzade Murat ile Gülnaz Sultan’ı evlendirdi. Onlar erdi muradına biz girelim sıcak yatağımıza… Bol bol nar yemeyi unutmayalım, çünkü nar şifa kaynağıdır.

nar

Minik Kuş Masalı
Minik Kuş Masalı

Minik Kuş Masalı

Fulya’nın Şeker Tutkusu
Fulya’nın Şeker Tutkusu

Fulya’nın Şeker Tutkusu

Fulya, şeker yemeyi çok seviyormuş. Birgün annesinden şeker almak için para istediğinde annesi para olmadığını söylemiş ve yarın ona 2 tane şeker almaya söz vermiş. Fulya tamam anneciğim diyerek sokağa arkadaşları ile oynamaya gitmiş. Aradan biraz zaman geçmiş Fulya şeker yeme isteğini bastıramamış ve bakkala doğru gitmeye başlamış.

Canı çok şeker istediği için aklına gidip gizlice bakkaldan şeker almak ve ertesi gün annesinin ona alacağı 2 şekerden birisini aldığının yerine koymak gelmiş. Henüz 5 yaşında küçük bir kız olduğu için bu yaptığının yanlış olacağını düşünememiş. Bakkalın önünde beklemeye başlamış, bir süre bekledikten sonra içeriye giren bir müşteriyle beraber o da girmiş. Bakkal o müşteriyle ilgilenirken Fulya’da gizlice şekeri cebine almış ve sessizce dükkandan çıkıp gitmiş. Annesi görmesin diye sokağın köşesinde şekeri yemiş ve evine gitmiş. Bütün akşam çok durgunmuş, o şekeri gizlice aldığı için huzursuzluk duyuyormuş. Ama artık olan olmuş, annesine söylese kendisine çok kırılacağı için söylememiş. Küçük kız bütün gece rüyasında hep kendisini bakkaldan şeker alıp cebine saklarken görmüş. Sabah kalkar kalkmaz ilk işi annesinin yanına gitmek olmuş. Annesi mutfakta kahvaltı hazırlıyormuş. Fulya ona günaydın anneciğim dediğinde dönüp kızının yüzüne bakmış ve o zaman onda bir gariplik olduğunu hissetmiş. Kızına neyi olduğunu sormuş, küçük kız bir şeyi olmadığını dün kendisine 2 şeker alacağını söylediğini hatırlatmış. Annesi; ” tamam kızım daha sonra sana 2 şeker parası vereceğim ama şimdi hadi kahvaltıya. ” demiş.

Fulya kahvaltı boyunca çok huzursuzmuş, çok sevdiği yumurtayı bile yememiş. Sadece bir dilim ekmek ve biraz peynir yiyerek kahvaltısını tamamlamış. Annesi kahvaltı masasını toplarken tekrar yanına gitmiş ve şeker almak için para istemiş. Annesi de hafif bir tebessüm ederek kızına parayı vermiş. Fulya koşa koşa bakkala girmiş, parayı vermiş ve bir tane şeker almış. Tam kapıdan çıkacağı sırada bakkal arkasından seslenmiş, burada 2 şeker parası olduğunu ama kendisinin bir tane şeker aldığını söyleyerek paranın üstünü ona uzatmış. Fulya ona dün gizlice bir tane şeker aldığını ve bugün verdiği fazla paranın da o şekerin borcu olduğunu söylemiş.

Bunun üzerine bakkal onu yanına çağırmış ve dün kendisinin haberi olmadan dükkandan şeker almasının yanlış bir davranış olduğunu, para vermeden gizlice bir yerden bir şey almanın hırsızlık olduğunu güzel bir şekilde anlatmış. Fulya bu duyduklarından sonra çok üzülmüş, mahçup bir şekilde; ” ben şimdi hırsız mı oldum? ” diye sormuş. Bakkal ona tebessüm ederek sen bu yaptığının yanlış olduğunu bilmiyordun, üstelik bugün de aldığını yerine koyduğun için hırsız olmadın. Ama artık böyle bir şeyin hırsızlık olduğunu biliyorsun, bir daha aynı şeyi yaparsan o zaman hırsızlık yapmış olursun demiş. Küçük kızın yanağını sevgiyle okşamış.

Fulya o günden sonra hiçbir yerden hiçbir şeyi izinsiz olarak almamış. Çünkü gizlice birşey almanın hırsızlık olduğunu ve hırsızlığında kötü bir şey olduğunu öğrenmiş.} else {