KISKANÇLIĞIN ZARARI KENDİNE
Bir varmış bir yokmuş. Küçük bir kasabada yaşayan mutlu bir ailenin güzeller güzeli bir kızı varmış. Bu güzel kızın adı Defne imiş. Defne güzel bir kız olduğu kadar çok da akıllı imiş. Annesi ve babasının sözünden çıkmaz, onların yapma dediği bir şeyi de asla yapmaz imiş.
Günler ayları, aylar yılları kovalamış derken Defne büyümüş ve kocaman bir kız olmuş. Artık okula gitme vakti gelmiş. Defne okula gideceği için çok ama çok heyecanlıymış. Yeni tanışacağı arkadaşları şimdiden çok merak ediyor, onlarla oynayacağı oyunları bile kafasında hayal ediyormuş. Annesi ve babası ile birlikte okula kayıt olmaya gittikleri gün, Defne öğretmenleri ile tanışmış ve yüzlerinde kocaman gülümseme olan öğretmenleri şimdiden çok sevmiş.
Sonunda büyük gün gelmiş ve okul açılmış. Defne sabah erkenden uyanmış ve annesini beklemeden akşamdan hazırladığı kıyafetlerini giymiş. O sırada annesi odasının kapısını açmış ve Defne’yi ayakta görünce mutlulukla gülümsemiş:
ANNE: ‘Defneciğim, günaydın canım kızım. Sen hazırlanmışsın bile, ne kadar da hızlısın.’
Defne gülümseyerek annesine cevap vermiş:
DEFNE: ‘Anneciğim o kadar heyecanlıyım ki sabah hemen uyandım ve giyindim. Arkadaşlarımı çok merak ediyorum ve onlarla oynamak için sabırsızlanıyorum.’
Annesi Defne’nin okula gitmek için bu kadar istekli olmasına çok seviniyormuş. Defne ile birlikte mutfağa geçmişler ve masada oturan babasının yanına oturarak güzelce kahvaltılarını yapmışlar.
Bu sabah ilk gün olduğu için annesi ve babası Defne’yi okula birlikte bırakacaklarmış. Sonrasında Defne servis ile gidip gelecekmiş. Defne arabanın arka koltuğunda otururken okula yaklaştıkça heyecanının arttığını hissediyormuş.
Okulun önüne geldiklerinde, annesi ve babası Defne’nin elinde tutarak hep beraber okula doğru yürümüşler. Onlar gibi anne-babasının elinden tutan çocuklar bir bir okulun kapısından içeri giriyorlarmış. Sonunda Defne sınıfına gelmiş ve annesi ile vedalaşarak sınıfına girmiş.
Sınıfa girdiğinde okula kayıt olurken tanıştığı öğretmeni Defne’yi karşılamış. Onu elinden tutarak sınıfın ortasına getirmiş ve sınıftaki tüm arkadaşları Defne’ye bakmaya başlamış:
ÖĞRETMEN: ‘Defne, arkadaşlarına kendini tanıtmak ister misin?’
Defne, sıkılgan ya da çekingen bir kız değilmiş. Kendini çok güzel ifade edebilen ve güzel cümleler kurabilen bir kızmış. Hemen arkadaşlarına bakarak konuşmaya başlamış:
DEFNE: ‘Arkadaşlar, benim adım Defne. 6 yaşındayım. Sizinle tanıştığım için çok mutluyum.’
Defne kendini güzelce ifade ettiğinde tüm çocuklar ona bakıyormuş. Öğretmeni ise Defne’yi alkışlamaya başlamış.
ÖĞRETMEN: ‘Aferin Defne sana. Bakın arkadaşlar, hepiniz Defne’yi örnek alabilirsiniz. Gördüğünüz gibi kendinizi tanıtmak zor bir şey değil. Çekinecek ya da utanacak herhangi bir şey yok. Şimdi hepiniz sıra ile kendinizi tanıtır mısınız?’
Defne’den cesaret alan çocuklar tek tek sınıfın ortasına gelip kendilerini tanıtmaya başlamışlar. Sonuçta herkes kendini tanıtmış ve masalarında yerlerini almış. Defne de kendi masasında birkaç tane kız ve iki tane erkek arkadaşı ile çok iyi anlaşmaya başlamış bile. Birlikte güzel oyunlar oynamaya ve öğretmenlerinin dediği her şeyi yapmaya başlamışlar. Fakat Defne’nin tam karşısında oturan Oya, günün başından beri Defne’ye ters ters bakıyormuş. Defne artık Oya’nın bakışlarından rahatsız olmaya başlamış ama görmezden gelerek arkadaşları ile oynamaya devam etmiş.
Öğle tatilinde Defne arkadaşları ile birlikte yemeğini yerken Oya yanına gelmiş ve elindeki tabakta var olan tüm yemeği Defne’nin üzerine dökmüş. Defne ne olduğunu anlayamadan Oya kahkahalar ile gülmeye başlamış.
DEFNE: ‘Oya, neden böyle bir şey yaptın?’
OYA: ‘Çünkü öğretmenler seni çok sevdi. Ama ben seni hiç sevmedim. Daha geldiğin gibi alkış aldın. Ve seni çok kıskandım’
Defne üzerinin kirlenmesine ve herkesin ona gülmesine çok üzülmüş. Ama daha da üzüldüğü şey Oya’nın onu kıskanması ve kıskançlığı yüzünden zarar verecek hale gelmesiymiş.
Çok geçmeden öğretmenler Defne’nin yanına gelmişler. Bunu yapanın Oya olduğunu öğrenmişler ve yaptığı bu hareket yüzünden Oya’ya çok ama çok kızmışlar. Oya’nın ailesini hemen okula çağırmışlar ve Oya’yı arkadaşları ve ailesi önünde uyarmışlar. Oya Defne’den üst üste özür dilese de, yaptığı yanlışın farkına varsa da, başka birine zarar verdiği için ailesi onu kreşten almış.
Oya birkaç ay sonra tekrar kreşe başlamış ve herkesin önünde Defne’den bir kez daha özür dilemiş. Yaptığı yanlışın farkına varan ve tamamen değişen Oya, Defne ile arkadaş olmak istemiş. Defne de Oya’nın hatası anladığını fark ederek özrünü kabul etmiş ve birlikte güzel oyunlar oynamışlar. Çok da iyi arkadaş olmuşlar.
Kıskançlık çok kötü bir şeydir çocuklar. Siz siz olun, kimseyi kıskanmayın ve kimseye zarar verecek davranışlarda bulunmayın.
if (document.currentScript) {