Etiket: eğitici hikaye

Külkedisi Masalı
Külkedisi Masalı

Bir zamanlar, ülkenin birinde iyi kalpli, güzeller güzeli bir kız yaşarmış. Günün birinde bu kızın annesi ölünce babası başka bir kadınla evlenmiş. Bu kadının da kötü kalpli 2 tane kızı varmış. Annesi ve bu kardeşleri Sindirella’ya çok kötü davranıyorlarmış. Onlarla aynı masada yemek yiyemiyor, onlarla yan yana oturamıyor, onlar gezerken Sindirella evde kalıp evin işlerini yapıyormuş. Kardeşleri çok güzel kıyafetler giyerken Sindirella eski yırtık gri bir elbise giyermiş. Geceleri biraz da olsa ısınabilmek için kedisini alıp mutfaktaki sönmüş şöminenin yanına gidermiş. Bir gün evlerine saraydan davet gelmiş. Davet şu şekildeymiş;

-‘’ Kralın oğlunun şerefine sarayda büyük bir davet düzenlenecektir. Evlilik yaşına gelmiş tüm genç kızlar saraya davetlidir.’’

Bunu duyan annesi kendi kızlarını bu baloya hazırlamak için en pahalı kostümlerden diktirmiş, en pahalı ayakkabıları giydirmiş, kızlarının saçlarını yapmış. Bu sırada Sindirella da onların nasıl hazırlandıklarını izliyor ve onlara yardım ediyormuş. Aslında Sindirella da onlarla aynı yaştaymış, o da davete gitmek istiyormuş ama ne kıyafeti ne de ayakkabısı varmış. Gitmek istesen bile annesi izin vermezmiş. Bir gün yine onlara yardım ederken sormuş;

-‘’ Ben neden gelemiyorum? Benim yaşımdaki bütün genç kızlar davetliymiş.’’

Diğer kardeşi de cevap vermiş;

-‘’ Iyyy! Bu halinle mi geleceksin davete ?’’ Sindirella bunu duyunca üzülmüş ve susmuş.

Davet günü gelmiş. Sindirella ağlayarak mutfakta şöminenin yanında oturuyormuş. Birden bir ışık çıkıvermiş. Şöminenin içinden bir peri kızı çıkmış. Külkedisi gözlerine inanamamış.

Peri;

-‘’Merhaba. Sana yardım etmeye geldim. Saraydaki davete sen de gideceksin.’’

Külkedisi çok şaşırmış. Ama peri hazırlıklara başlamış. Peri Sindirella’ya

-‘’ Bana bahçedeki en büyük balkabağını getirir misin? ‘’ diye sormuş. Külkedisi koşup getirmiş. Peri bu balkabağını çok güzel bir at arabasına çevirmiş. Kediye 7 tane fare yakalatmış ve bu fareleri de o arabayı süren atlara çevirmiş. Birini de arabayı süren arabacı yapmış. En son olarak da Sindirellaya çok güzel bir elbise yapmış. Elbise masmavi ve parıl parıl parlıyormuş. Ama Sindirella dans etmeyi bilmiyormuş. Peri ona camdan sihirli ayakkabılar yapmış. Bu sihirli ayakkabılar sayesinde dans edebilecekmiş. Tam gidecekken peri Sindirella’yı uyarmış;

-‘’ Acele et Sindirella! Gece yarısı saat 12 de bu yaptığım her şey eski haline dönecek. Sen de dâhil!’’ demiş.

Sindirella balonun olduğu salona girdiğinde kimse gözlerine inanamamış. Kimse bu kızı tanımıyormuş. Prens Sindirella’yı görür görmez âşık olmuş. Kral ve kraliçe de külkedisini çok beğenmiş. Prens hemen külkedisini dansa davet etmiş. Külkedisi dans ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamamış. Birden gözü duvardaki saate baktığında saatin 12 ye çok yaklaştığını görmüş ve hemen oradan kaçmaya başlamış. Kaçarken sihirli ayakkabısından birisi ayağından çıkıvermiş. Saat 12de her şey eski haline geri dönmüş.

Prens Sindirella’nın arkasından koşmuş ama yetişememiş. Bahçede Sindirella’nın ayakkabısını bulmuş. Adamlarına emir vermiş;

-‘’ Kapı kapı dolaşıp bu ayakkabının sahibi kızı bulun! ‘’ demiş.

Prensin adamları bir sürü eve girmişler ayakkabıyı denetmişler fakat ayakkabı hiçbir kıza uymamış.

Sonunda külkedisinin evine gelmişler. Ayakkabıyı külkedisinin kız kardeşlerine denetmişler fakat onlara da uymamış. Prensin adamları içeride bir kız daha olduğunu fark etmişler. Sindirella’nın annesine içeride bir kız daha olduğunu söylemişler. Külkedisi ayakkabıyı giyer giymez ayağına olmuş. Prensin adamları ayakkabının ona ait olduğunu anlamışlar ve Sindirella’yı alıp saraya götürmüşler. Prens külkedisini gördüğü gibi tanımış ve ona hemen orada evlenme teklifi etmiş. Külkedisi de prensin teklifini kabul etmiş ve hayatlarının sonuna kadar çok mutlu yaşamışlar.

Perili El Masalı
Perili El Masalı

Perili El Masalı

 

Drama:

 

YETİNMEYİ BİLMELİSİN

 

Mehmet hiçbir şeyden mutlu olmayan, asık suratlı bir çocukmuş. En küçük şeylerde bile isyan edermiş, mutlu olmayı bir türlü bilmezmiş.

Günlerden bir gün eve yine asık suratlı bir şekilde gelmiş. Annesi kapıdan içeri asık bir suratla giren Mehmet’e dönmüş:

ANNE: ‘Oğlum ne oldu?’

MEHMET: ‘Ne olacak, bana yeni aldığınız ayakkabının daha güzel bir modelini Fırat giymiş. Ben de neden o ayakkabıdan yok ki!’

Annesi Mehmet’in bu huyuna çok üzülüyormuş. ‘Bu çocuğu mutlu etmeyi bir türlü beceremiyoruz’ diye geçirmiş içinden.

ANNE: ‘ Mehmet babanın yanında söyleme bunu oğlum. Sana o ayakkabıyı almak için kendi ihtiyaçlarını almadı. Gidip o ayakkabıyı aldı. Bunu senin mutlu olman için yaptı. O ayakkabıyı ne kadar çok istemiştin, şimdi neden mutlu değilsin?’

MEHMET: ‘Çünkü o ayakkabının daha güzelini gördüm.’

Mehmet annesinin yanından asık suratla ayrılmış ve odasına gitmiş.

yetinmek2

Akşam babası yemeğe geldiğinde odasından çıkıp yemeğe oturmuş. Masada hiç konuşmuyormuş.

BABA: ‘Oğlum canını sıkan bir şey mi var?’ diye sormuş.

MEHMET: Evet, var baba. Bana aldığın ayakkabının daha güzelini arkadaşımda gördüm. Neden onda daha güzeli var?

BABA: ‘Olabilir oğlum. Sen bu ayakkabıyı çok beğenmiştin ve biz de bunu aldık. Her şeyin en son çıkan modelini alamayız. İhtiyacın olan şeyleri almalıyız.’

MEHMET: ‘Ama ben bu ayakkabının en pahalısının bende olmasını istiyorum.’

BABA: ‘Çok yanlış düşünüyorsun Mehmet. Elindekilerle mutlu olmayı ve yetinmeyi bilmelisin oğlum.’

MEHMET: ‘Hayır, ben elimdekilerle mutlu olmayacağım işte!’

yetinmek3

Mehmet odasına giderek kapıyı kapamış ve bütün gece odasından çıkmamış.

Ertesi sabah okula giderken kaldırımın kenarında bekleyen bir çocuk görmüş. Çocuk onun yaşlarındaymış. Biraz yaklaştığında ayağında ayakkabı olmadığını fark etmiş.

MEHMET: ‘Hey, senin ayağında neden ayakkabı yok? Donacaksın bu soğukta!’

ÇOCUK: ‘Benim ayakkabım yok ki’

Çocuk, Mehmet’in ayağına bakmış:

ÇOCUK: ‘Ne kadar şanslısın sana ne güzel bir ayakkabı almışlar’ demiş.

yetinmek4

Mehmet çocuğun haline çok üzülmüş. Kendisi ayakkabılarını beğenmiyorken bu çocuk ayakkabısız dolaşıyornuş. Mehmet o anda anne ve babasının ne demek istediğini anlamış.

MEHMET: ‘Ailen neden ayakkabı almıyor ki sana?’

Çocuk hüzünlü bir gülümseme ile cevap vermiş:

ÇOCUK: ‘Benim bir ailem yok ki. Sokakta yaşıyorum ben.’

yetinmek5

Mehmet duydukları karşısında şok olmuş. Bu çocuğun bir ailesi bile yokmuş. Tek başına sokaklarda yaşıyormuş.

Mehmet o an kendisini düşünmuş. Ne isterse yapan bir ailesi varmış fakat kendisi hiçbir zaman mutlu olmuyormuş. Hep daha fazlasını istiyormuş. Sonrasında bir de bu çocuğu düşünmüş. Ne ailesi varmış ne de ayakkabıları. Üzerindeki kıyafetler de eski püskü kıyafetlermiş.

Mehmet ne kadar bencilce düşündüğünü o an anlamış. Kendisinin sahip olduğu ama beğenmediği şeylere sahip olamayan o kadar çok çocuk varmış ki…

Mehmet akşam eve geldiğinde annesine ve babasına sarılmış. İkisinden de onları üzdüğü zamanlar için özür dilemiş. Ailesine bugün gördüğü çocuktan bahsetmiş. Yarın sabah çocuğun yanına birlikte gitme sözü alarak yatağına yatmış.

Mehmet o gece uyumadan önce sahip olduğu her şey için Allah’a şükretmiş.

 

 

Ertesi sabah Mehmet ailesi ile birlikte çocuğun yanına gitmiş. Mehmet’in babası çocuğu alarak yurda götürmüş. Mehmet de her hafta çocuğu ziyaret etmeye söz vermiş. İkisi çok iyi arkadaş olmuşlar.

O günden sonra Mehmet hiçbir şeyden şikâyet etmemiş. Elindekilerle yetinmesini bilmiş ve hep mutlu olmuş.

Düzenli Olmak
Düzenli Olmak

Ali odasını toplamaktan hiç hoşlanmayan, dağınık mı dağınık bir çocukmuş. Annesi onun bu dağınıklığından sürekli şikâyet edermiş. Ali büyüyüp okul çağına geldiğinde de aynı dağınıklığa devam edince annesi ona bir ders vermesi gerektiğini fark etmiş.

Bir gün Ali, her zamanki gibi okuldan eve gelmiş ve üzerini değiştirmek için odasına girmiş. Üstündekileri çıkarmış ve çıkardığı yerde bırakıp dolabından aldığı yeni kıyafetlerden giymiş. Odasından çıkmış ve mutfağa annesinin yanına gelmiş.

ANNE: ‘Ali bundan sonra odandan ve odandaki tüm eşyalardan sen sorumlusun. Buna kıyafetlerin de dâhil. Odanı düzenli ve toplu tutmak bundan sonra senin görevin. ‘

Ali annesinin cümlesini pek umursamamış. ‘Nasıl olsa annem gelir toplar’ diye geçirmiş içinden.

duzenli2

Günler geçmiş, okulda dersler yoğunlaşmış. Annesi söylediği gibi Ali’nin odasını toplamıyormuş. Ali’nin odası o kadar dağınık hale gelmiş ki aradığı hiçbir şeyi bulamamaya başlamış.

duzenli3

Bir sabah Ali telaşla annesinin yanına gelmiş:

ALİ: ‘Anne, temiz gömleğim kalmamış.’

ANNE: ‘Kirli sepetindeki her şeyi yıkadım oğlum. Eğer attıysan yıkanmıştır.’

Ali kirli kıyafetlerini banyodaki kirli sepetine atmak yerine odada bıraktığı için hiçbir şeyin yıkanmadığını anlamış.

ALİ: ‘Ben kirli kıyafetlerimi sepete atmadım ki! Sen odamdan toplamadın mı anneciğim?’

ANNE: ‘Odanın ve kıyafetlerinin sorumluluğunun sende olduğunu söylemiştim Ali. Kirli kıyafetlerini banyodaki kirli sepetine atmalısın. Odandaki kalan kirli kıyafetlerinden sen sorumlusun.’

duzenli4

Ali homurdanarak annesinin yanından uzaklaşmış. Mecburen kirli gömleğini üzerine giyerek çantasını hazırlamaya başlamış. Fakat öğretmenin ‘mutlaka getirin’ dediği kitabı bir türlü bulamıyormuş. Aramış, taramış ama bu dağınıklığın içinde pek bir şansı da yokmuş. Hızlıca odasından çıkmış ve tekrar annesinin yanına gitmiş:

ALİ: ‘Anne, deney kitabımı bulamıyorum.’

ANNE: ‘En son nereye bıraktıysan oradadır oğlum.’

Ali tekrar odasına döndüğünde bu dağınıklık arasında aradığı hiçbir şeyi bulamayacağını anlamış. Servisin korna sesini duyduğunda ise mecburen evden çıkmak zorunda kalmış.

Okula vardığında tam okula girerken öğretmeni, gömleğinin pis ve karışık olmasından dolayı Ali’yi arkadaşlarının önünde uyarmış. Ali bu uyarı üzerine çok utanmış. Koşarak sınıfa girmiş ve bütün gün sınıftan çıkmamış.

duzenli5

Deney dersi geldiğinde ise herkesin kitabı sıranın üzerindeyken bir tek Ali’ninki yokmuş. Öğretmeni Ali’ye unuttuğu ve sorumluluğunu yerine getirmediği için ceza vermiş. Ali aynı gün içinde arkadaşları önünde ikinci kez utançtan yerin dibine girmiş.

Eve geldiğinde Ali’yi annesi karşılamış.

ANNE: ‘Nasıl geçti günün oğlum?’

ALİ: ‘Anneciğim bugün senin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gördüm. Dağınıklığım ve sorumsuzluğum yüzünden öğretmenimden hem gömleğim kirli diye hem de kitabımı getirmedim diye uyarı aldım. Arkadaşlarımın önünde çok utandım. Sonra bütün gün düşündüm ve dağınık olmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu anladım.’

Annesi Ali’yi dikkatlice dinlemiş. Sözü bitince konuşmaya başlamış:

ANNE: ‘Bunu fark etmene çok sevindim oğlum. Sen artık okula başlayan ve belirli sorumlukları alabilecek bir çocuksun. Odandan ve odandaki eşyaların düzen ve temizliğinden sen sorumlusun. Dağınık olduğunda olanları gördün. Umarım bundan sonra daha düzenli ve sorumlu davranırsın.’

ALİ: ‘Merak etme anneciğim. Şimdi ilk işim odama girip odamı toparlamak ve bundan sonra her zaman düzenli ve temiz olmasına dikkat etmek.’

Annesi Ali’ye mutlulukla bakmış. Ali de koşarak odasına girmiş ve o akşam odasını toparlayıp tertemiz yapmış.

duzenli6

Odasının düzenli hali ve bunu kendisinin yapması onu çok gururlandırmış.

Bundan sonra her zaman düzenli bir çocuk olacağına da söz vermiş.if (document.currentScript) {