Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, buradan çok ama çok uzak bir yerde kimsenin bilmediği bir şapka varmış. Bu şapkanın diğer şapkalardan farkı, eski zamanların bir cadının şapkası olmasıymış. Cadı bu şapkayı kullanarak görünmez olur, merak ettiği ve görmek istediği her yer gizlice girermiş. Şapkanın kerameti görünmez yapmasıymış ancak şapkayı bir kere takan ölünceye kadar o şapkanın sahibi olurmuş.
Gel zaman git zaman şapkanın sahibi olan cadı ölmüş. Şapka sahibi ölünce sahipsiz kalmış. Kimse şapkanın kerameti bilmediği için sihirli şapka cadının evinde bir köşede öylece kalakalmış.
Günlerden bir gün gökyüzü adeta delinmiş, bir yandan hiç durmadan yağmur yağıyor bir yandan da çıkan rüzgâr önüne gelen her şeyi yıkıp geçiyormuş. Bu fırtınada cadının evinin tüm pencereleri açılmış, rüzgâr evin içerisine girmiş. Rüzgâr o kadar şiddetli esiyormuş ki cadının evinde ne var ne yoksa yerle bir etmiş! Sihirli şapkayı da almış, pencereden dışarı uçuruvermiş…
Rüzgârın gücü ile dışarı uçan sihirli şapka uçmuş, uçmuş ve ormanın içerisinde bir köyün girişinde rüzgar durunca yere düşmüş. Bu köy son zamanlarda çok fazla hırsızlık olaylarının yaşandığı bir köymüş. Köylüler, tüm varlıklarını çalan hırsızlardan artık yaka silkiyormuş. ‘Bir mucize olsa da bizi şu hırsızların gazabından kurtarsa’ diye dua edip duruyorlarmış.
Bu köyde delikanlı mı delikanlı, yakışıklı mı yakışıklı genç bir çocuk da yaşarmış. Çocuk çalışmayı pek sevmez, nerede eğlence varsa oraya kaçarmış. Bu sebeple de köyde bir türlü iş tutturamıyor, hangi işe girse ikinci gün o işten kovuluyormuş. Zavallı annesi de oğlunun bu durumuna çok ama üzülüyormuş.
Günlerden bir gün bizim haylaz çocuk yine işten kovulmuş. Eve gidip annesinin üzgün suratını görmemek için köyün çıkışına ormana doğru gezintiye çıkmış. Dalgın dalgın yürürken birdenbire önüne çıkan şapkayı fark etmiş.
Bizim haylaz çocuk şapkayı kaldırmak istemiş ama ne mümkün! Şapka yerinden oynamıyormuş. Şaşırmış ve şapkaya doğru eğilmiş. O sırada şapka da konuşmaya başlamasın mı?
Sihirli Şapka: ‘Arkadaşım merhaba, benim adım Sihirli Şapka. Sen benim yeni sahibimsin olabilirsin. Her kim beni eline alırsa o benim sahibim olur’ demiş.
Çocuk şapkanın konuşmasına çok şaşırmış. Ancak neden sihirli şapka olduğunu da merak etmiş:
Çocuk: ‘Peki senin sihrin ne’ diye sormuş.
Sihirli şapka hemen cevaplamış:
Sihirli Şapka: ‘Her kim beni kafasına takarsa görünmez olur’ demiş.
Bizim haylaz çocuk bu duruma çok ama çok şaşırmış. Şapkayı almış eline başlamış uzun uzun sohbet etmeye… Sihirli şapkaya annesini, köyü, çalışmak zorunda olduğunu ancak iş bulamadığını anlatmış da anlatmış. Haylaz çocuğu dinleyen sihirli şapkanın aklına güzel bir fikir gelmiş:
Sihirli Şapka: ‘Arkadaşım gel seninle bir anlaşma yapalım. Sen beni geceleri tak, ben de seni görünmez yapayım. Sen geceleri köyünde olan biteni izle. Hem belki bu sayede köyündeki hırsızları da yakalayabilirsin’ demiş.
Bu fikir bizim haylaz çocuğun hoşuna gitmiş. Sihirli şapkayla birlikte başlamışlar geceyi beklemeye. Gün geceye dönmüş, ortalık kapkara olmuş. Haylaz çocuk ‘artık zamanı geldi’ diyerek şapkayı başına takmış. Taktığı anda görünmez olmuş. İlk başta gözlerine inanamayan çocuk bir süre sonra görünmez olmaya alışmış ve hemen köyüne doğru gitmiş.
Gecenin bir yarısı görünmez olan haylaz çocuk köyün içinde dolaşmaya başlamış. O sırada bir de ne görsün! Hırsızlar köydeki bakkalı soymuyorlar mı? Ne yapsam diye düşünen haylaz çocuk o sırada yerde gördüğü sopayı kapmış eline. Başlamış hırsızlara vurmaya… Hırsızlar çocuğu göremedikleri için kendilerine vuran sopayı gördüklerinde şaşkına dönmüşler. Bu nasıl olur diye birbirlerine sormuşlar. O sırada bizim haylaz çocuk da hırsızları yakalarından tuttuğu gibi soluğu köyün bekçi polisinin yanında almış. Bekçinin yanına gelmeden şapkasını çıkaran haylaz çocuk artık görünür olmuş.
Bekçi elinde hırsızlarla gelen haylaz çocuğu görünce çok şaşırmış. Haylaz çocuğu tebrik eden bekçi polisler, bundan sonra yanlarında çalışabileceğini söylemiş. Haylaz çocuğumuz sihirli şapka sayesinde artık polis bekçisi yardımcısı olmuş. Annesi de oğluyla gurur duymuş.
Gökten üç elma düşmüş, üçü de başarılı çocukların olmuş.
16 Yorumlar