Bir varmış, bir yokmuş… Uzak mı uzak diyarların birinde, güneşin yakıp kavurduğu sıcağından her şeyi
kuruttuğu uzunca bir çöl varmış. Bu çöl, güneşin kavurucu sıcağında u-yanmış kavrulmuş; yağmura
hasret kalmış. Hiçbir bitki ve hiçbir çiçek bu çölün sıcağında yaşayamaz, daha bir gün bile dolmadan
kurur gidermiş.
Fakat bu çölün ortasında inanılmaz bir mucize varmış. Bu yakıcı, kavurucu sıcakta; çölün ortasında
küçük bir göl varmış. Bu göl, çölün yakıcı sıcağına rağmen kurumazmış. Nedeni ise çok basitmiş: bu
göl sevgi gölüymüş.
Gölü, yakıcı çölün ortasında barındıran tek şey, etrafında yaşayan hayvanların sevgisiymiş. Gölün adı
bu sebeple sevgi gölüymüş. Etraftaki hayvanların sevgisi ve bir arada oluşu bu gölün varlığını koruyan
tek etmenmiş.
Günlerden bir gün kurnaz bir tilki kendisine av ararken, sıcakta kafası karışınca kendisini bu kavurucu
çölün içinde bulmasın mı? Kurnaz tilki; bu çölden nasıl kurtulacağını düşünmüş durmuş ama nafile! Bu
çölden çıkış yolunu bir türlü bulamıyormuş. Etrafın ne bir iz varmış ne de bir yol!
Kurnaz tilki az gitmiş uz gitmiş… Ama çölden bir türlü kurtulamamış. Kavurucu sıcağın altında
yürümekten de o kadar susuz kalmış ki! işte o anda kurnaz tilki sevgi gölünü fark etmiş. Tilki kendi
kendisine konuşmaya başlamış:
Tilki: ‘Allah Allah serap mı görüyorum acaba? Bu çölün ortasında göl ne arar ki!’
Tilki her ne kadar serap gördüğünü düşünse de bir yandan da gölün yanına doğru yürümüş.
Yakınlaştıkça bu gölün gerçek olduğunu ve içindeki suyun da gerçek olduğunu anlamış. Göle çok
yaklaşan tilkinin vücudu susuzluğa daha fazla dayanamamış ve göle ramak kala bayılmış, kalmış…
O sırada göl etrafında yaşayan iki tane fare hoplaya zıplaya göle su içmeye geliyormuş. Göle yaklaşan
fareler, bir de ne görsünler! Kocaman bir tilki baygın bir şekilde yerde yatıyor! İki küçük fare hemen
sevgi gölünün yanına giderek göle ne yapmaları gerektiğini sormuşlar:
Fare: ‘Sevgi gölü, hemen yakınında bayılmış bir tilki var. Biz ne yapacağımızı bilemedik. Senin aklına
ihtiyacımız var’ demiş.
Sevgi Gölü: ‘Tilki arkadaşınıza yardım etmemiz gerekiyor dostlarım. Şimdi sizden ricam tilkiyi
sürükleyerek buraya getirmeniz.’
İki fare sevgi gölünün dedikleri üzerine hemen harekete geçmiş. Tilkinin yanına gitmişler ve tilki
sırtlayıp göle kadar taşımışlar. Zavallı tilki susuzluktan o kadar zayıflamış ki…
Tilkiyi gölün yanına koyan iki fare, kenara çekilmiş ve sevgi gölünün yapacaklarını incelemiş. Sevgi
gölü tilkiye sularından sıçratmış. Devamında ise dalga yaratarak tilkiyi içine almış.
Tilki suyun içine girdiğinde kendine gelmeye başlamış. Sevgi gölü, şefkat dolu suları ve yüreği ile tilkiyi
iyileştirmeyi başarmış.
İki fare de boş durmak istememiş. Hemen arkadaşlarına haber vermişler ve tilkiye yiyecek bir şeyler
bulmak için arayışa başlamışlar. Bir süre sonra birçok yiyecek ile sevgi gölünün kenarına gelmiş iki fare
ve diğer arkadaşları.
Hayvanlar sevgi gölünün yanına geldiğinde tilki çoktan kendine gelmiş bile. Hayvanları gören kurnaz
tilkinin adeta gözleri açılmış. ’Bu hayvanlar tam da benim ağzıma göre’ diyen tilki içinden geçen kötü
düşünceleri belli etmek istememiş.
Tilki sevgi gölünün etrafında bu hayvanlar ile bir arada yaşamaya başlamış fakat bir planı varmış.
Hayvanların arasına fitne fesat sokup onları birbirine küstürecekmiş. Planını uygulayan tilki, kısa
sürede bütün hayvanları birbirine düşürmüş. Hayvanlar artık sürekli olarak kavga etmeye başlamış.
Bunun sonucunda ise sevgi gölü küçülmüş, küçülmüş, minicik kalmış…
Gölün küçüldüğünü anlamayan hayvanlar kendi aralarında kavgaya devam ediyormuş. Bir tek fareler
fark etmiş gölün durumunu. Ardından hata yaptıklarını da anlamış. Bütün arkadaşlarını toplayıp
tilkinin onları birbirine düşürdüğünü, gölün ne kadar da küçüldüğünü anlatmış. Hayvanların hepsi
farelere hak vermiş. Birbirlerinden özür dilemiş ve eskisi gibi dost olmuş.
Göl, hayvanların barışması üzerine eskisi gibi yine kocaman bir sevgi gölü olmuş. Bütün hayvanlar
gölün etrafında oynayıp zıplamaya devam etmiş. Bir tek tilkiyi saf dışı etmişler. Tilki hayvanları
tekrardan birbirine düşürmek için çok uğraşmış ama nafile… Hayvanlar birbirlerine daha da sıkı bir
bağ ile bağlanmış.
Göl ise hayvanların sevgisi ve dostluğu ile büyümüş, büyümüş… Okyanus kadar kocaman olmuş, çölü
de içine almış.
Gökten üç elma düşmüş…
Yorum Yok