Ali ile Zeki aynı sınıfta okuyan ve aynı mahallede oturan iki arkadaşmış. Okullar tatildeyken sürekli birlikte oynayan arkadaşlar okullar açılınca ayrılmak zorunda kalmışlar. Ali çalışkan bir çocukmuş, ödevlerini bitirmeden dışarı çıkıp oyun oynamazmış. Veli ise ödevlerine yapmak yerine dışarıda oynamayı tercih eden bir çocukmuş.
Veli bir gün yine Ali’yi oyun oynamaya çağırıyormuş. Ali balkona çıkmış:
-‘Veli yarın yazılımız var. Hiç çalışmadın, sürekli dışarıda oyun oynuyorsun. Bu gidişle iyi bir not alamayacaksın.’
-‘Ali ne kadar oyunbozansın ya! Gel işte, oynayalım. Nasılsa iki tane daha yazılı olacağız, onlara çok çalışırız.’
-‘Hayır, Veli, ben ders çalışmadan oyun oynayamam. Sen nasıl istersen öyle yap.’
Veli Ali’yle çalışkanlığı yüzünden dalga geçmeye başlamış. Ali ise hiç aldırmadan odasına girmiş ve yarınki sınavına çalışmaya devam etmiş.
Ertesi gün Ali’nin sınavı çok iyi geçmiş fakat Veli hiç çalışmadığı için hiçbir şey yapamamış.
Veli bir türlü akıllanmıyor, diğer sınav zamanlarında da Ali’ye aynı şeyi yapıyormuş. Ali en sonunda dayanamamış:
-‘Arkadaşım bu gidişle karnende bir çok dersin zayıf olacak. Gel beraber çalışalım, yazılılar bitince yine oyun oynarız.’
Ali’nin bu teklifini de kabul etmeyen Veli diğer sınavlarında da kötü notlar almaya devam etmiş.
Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış ve karne zamanı gelmiş çatmış. Karne gününde tüm aileler okula davetliymiş. Ali ve Veli’nin ailesi de çocuklarla birlikte okula gelmişler. Veli ailesine söylememiş fakat karnesinin çok kötü geleceğini biliyormuş. Ali ise oldukça mutluymuş çünkü bütün sınavları çok iyi geçmiş.
Karne zamanı gelmiş. Ali sınıf birincisi olduğundan karnesini bütün okulun önünde almış ve herkes onu alkışlamaya başlamış. Veli Ali’nin ailesine baktığında ne kadar gururlandıklarını görmüş. Kötü notlar getirerek kendi ailesini üzdüğü için kendine çok kızmış.
Karneleri alı eve gittiklerinde Ali arkadaşı Veli’nin yanına gitmiş.
-‘Arkadaşım üzülme. Çalışmadığın için notlarının kötü geldiğini biliyorsun. Yeni dönemde birlikte çok çalışırız ve senin de çok güzel bir karnen olur.’
-‘Ali, arkadaşım, sen haklıydın. Ben oyun oynarken sen hep çalıştın. Beni de uyardın ama ben seni dinlemedim. Oysaki ders zamanı dersimi çalışmam lazımdı. Çalıştıktan sonra arda kalan zamanda oyun oynamalıydım.’
-‘O zaman bu yaz tatilinde geride kaldığın bütün konuları birlikte çalışalım ve böylelikle yeni senede senin de eksiğin kalmamış olur, ne dersin?’
Veli arkadaşının bu teklifine çok sevinmiş.
-‘Süper olur. Ama Ali tatilde sen de benimle ders çalışmak zorunda kalacaksın…’
-‘Olsun, benim için de tekrar olur’ demiş Ali.
-‘Canım arkadaşım benim. Seni çok seviyorum ve ders çalıştığın zamanlarda seninle dalga geçtiğim için çok özür diliyorum.’
İki arkadaş birbirlerine sarılmışlar. Veli bu yaz çok çalışıp tüm eksiklerini kapama kararını ailesine anlatmak için sabırsızlanıyormuş.
Akşam olduğunda yemek masasında ailesine kararından bahsetmiş. Ailesi de sevinçle karşılamış bu durumu.
Ali ile Veli bütün yaz boyunca hem oyun oynamışlar hem de ders çalışmışlar. Programlı oldukları sürece her şeye vakit yetebiliyormuş. Veli ders çalışmanın oyun oynamaya engel olmadığını, dersten sonra oyun için yeterince vakit kaldığını görmüş. Ve kendi kendine söz vermiş:
‘Derslerimi bundan sonra hiç ama hiç aksatmayacağım.’
O günden sonra Veli de en az Ali kadar başarılı bir öğrenci olmuş. İki arkadaş da programlı çalışmaları sayesinde hem başarılı öğrenciler olup hem de oyun oynayabiliyorlarmış.
Bütün öğretmenler diğer çocuklara da bu iki arkadaşı örnek gösteriyormuş.
Yorum Yok