Uzak ülkelerin birinde Karanfil adında genç bir kız yaşarmış. Bu genç kız tüm gününü evinin önündeki çiçek bahçesinde geçirir, tüm gün onlarla konuşup güzellikleri hakkında iltifatlar edermiş. Tüm çiçekleri seven genç kız özellikle kendi ile aynı ismi taşıyan karanfillere ayrı bir sevgi beslermiş. Her sabah uyanır uyanmaz ilk olarak karanfillere bakar, onları sular, onlarla konuşur sonrasında diğer çiçeklere geçermiş. Karanfil Kız, elleri ile sulayıp büyüttüğü güzel karanfillerinin belirli zamanlarda solmasına çok üzülürmüş. Kışın hiç gelmesini istemez, hep yaz olsun, karanfilleri solmadan dursun istermiş.
Bahçesinde her renk karanfil varmış Karanfil Kız’ın. Bir gün yine karanfilleri ile sabah muhabbeti yaparken bir tanesi çok ilgisini çekmiş. Büyük beyaz karanfillerin arasında daha narin ve daha beyaz olan bir karanfile yönelmiş ilgisi. Kendi kendine “Ne kadar güzel, ne kadar muhteşemsin sen.” demiş. O günden sonra bu beyaz karanfile ayrı bir ilgi göstermiş. Diğer beyaz karanfillerde az da olsa olan başka renk çizgiler bu karanfilde yokmuş ve hepsinden daha beyaz, daha parlakmış. Bu beyaz karanfil, eve ziyarete gelenlerin de ilgisini çok çekiyormuş. Karanfil Kız, bu durumdan oldukça memnunmuş ancak onunda diğer çiçekler gibi bir gün solacağı aklına geldiğinde çok üzülüyormuş.
Mevsim yine kış olmuş ve tüm bahçedeki çiçekler yavaş yavaş solmaya, yaprak döküp yok olmaya başlamış. Karanfil Kız her sabah “Acaba bu günde yerinde mi benim parlak çiçeğim.” diyerek uyanır her sabah beyaz karanfilini yerinde gördükçe sevinir olmuş. Bahçedeki tüm çiçekler kışa dayanamamış ve bir bir yok olmuşlar ancak beyaz karanfil, parlaklığından ve güzelliğinden hiç bir şey kaybetmeden olduğu gibi duruyormuş. Bu Karanfil Kız’ı çok şaşırtmış ama bir yandan da çok sevinmesine neden olmuş.
Beyaz karanfil 3 sene üst üste olduğu yerde kalmış, kışa meydan okumuş, güzelliğinden bir şey kaybetmeden bahçede kalmıştı. Bu Karanfil Kız’ın ilk önceleri çok hoşuna gitse de sonraları canını sıkmaya başlamış. Beyaz karanfil hiç solmadığı için yeniden tomurcuklanıp yeşermesini de bekleyemiyor, dolayısı ile bu güzel çiçek ile ilgili hiç bir beklenti içine giremiyordu. Öyle ki çoğu zaman sulamak bile istemiyor, nasılsa solmuyor benim bakmama ne gerek var ki, diye düşünüyormuş.
Bir gün yine bahçede beyaz karanfilin başında iken aslında önceleri ne kadar boş yere üzüldüğünü düşünmüş. Neredeyse her solan karanfilin ardından ağlamış, üzülmüş, kahrolmuştu. Şimdi hiç solmayan, üstelik çok da güzel bir karanfili vardı bahçesinde ancak bu sefer de hiç bir heyecanı kalmamıştı. Demek ki çiçeklerin solmasının da insanlar için özel bir nedeni vardı. Karanfil Kız o gün bunları düşünerek akşamı etmiş ve o günden sonra bir daha asla çiçekleri soldu diye üzülmemiş, hatta ertesi yıl yeniden büyütmek için çabalayacağından sevinmiş.
Yorum Yok