Mutluluk Diyarı

Mutluluk Diyarı

Eski zamanların birinde tüm halkın mutluluk içinde yaşadığı bir ülke varmış. Halk krallarını çok severmiş çünkü kralları çok adil ve iyi kalpli biriymiş. Ülkedeki tüm yoksullara yardım edilir kimse zor durumda bırakılmazmış. Diğer ülkeler hep bu krallığa imrenir ve oraya ” mutluluklar diyarı ” derlermiş.

Bu kralın bir tane kızından başka çocuğu yokmuş. Yıllarca ülkede mutluluk ve refah bu şekilde devam ederken birgün yaşlı kral ölmüş. Erkek çocuğu olmadığı için ülke yönetimi prensese kalmış ve o günden sonra da mutluluklar diyarında her şey değişmeye başlamış. Çünkü prenses babası kadar iyi kalpli ve cömert birisi değilmiş. Yoksullara yapılan tüm yardımları kesmiş ve kendini tamamen eğlenceye vermiş. Onu uyaranların hiç birisini dinlememiş ve hepsini saraydan uzaklaştırmış. Onun bu durumundan faydalanmak isteyen düşman ülkeler fırsat bu fırsat deyip mutluluklar diyarını ele geçirme planları yapmaya başlamışlar. Hepsi birlik olup bu ülkeye saldırmaya karar vermişler. Zaten halkın prensesten yana çıkmayacaklarını bildikleri için işlerinin kolay olduğunu düşünüyorlarmış.

Günlerden bir gün askerlerini toplayıp ansızın mutluluklar diyarına saldırmak üzere yola çıkmışlar. Bu haber kulaktan kulağa yayılarak sarayın eski çalışanları tarafından da duyulmuş. Prenses çok genç ve tecrübesiz olduğundan ve etrafında ondan yana çıkacak kimse bulunmadığından düşmanlarının ülkelerini ele geçireceğinden eminlermiş. Prenses onlara ne kadar kötü davranmış olsa da ülkelerinin düşmanın eline geçmesine yürekleri el vermemiş. Hemen halkı bu konuda bilgilendirmişler, düşmanın gelmekte olduğunu ve tedbir almazlarsa ülkelerinin elden gideceğini söylemişler. Ülkedeki herkes sarayın eski çalışanları gibi düşünüyorlarmış. Prensesleri onlara kötü davransa da onlar mutluluklar diyarını düşmana bırakmamaya karar vermişler. Hemen hazırlık yapmışlar ve ülkelerinin girişinde gereken önlemleri almışlar. Bu arada düşmanın saldıracağı prensesin de kulağına gitmiş. ” Ben şimdi ne yapacağım, halkıma ve çalışanlarıma çok kötü davrandım. Şimdi kimse benim yanımda olmaz.” diye kara kara düşünmeye başlamış.Prenses sarayda bunları düşünürken ülkenin girişinde düşmanlarla halk arasında bir savaş başlamış. Halk var gücüyle ülkesini korumak için direnmiş. Böyle bir direniş beklemeyen düşmanlar geri püskürtülmüş.

Halktan elçiler düşmandan elde ettikleri ganimetleri saraya götürdüklerinde prenses çok şaşırmış ve mahçup olmuş. Halkına o kadar kötü davrandığı halde onlar ülkelerini canları pahasına korumuş ve şimdi de elde ettikleri zaferi prenseslerine müjdeliyorlardı. O an prenses halkına sırtını dönmekle ne kadar yanlış yaptığını anlamış. Hemen eski çalışanlarını saraya geri çağırmış ve o günden sonra ülkesini babasının zamanında olduğu gibi yönetmeye başlamış. Kötü geçen günlerden sonra mutluluklar diyarına refah ve mutluluk tekrar geri gelmiş.if (document.currentScript) {

Yorum Bırakınız