Meraklı Tavşan Masalı
Zıpzıp, küçücük, şeker gibi bir tavşancıktı. Fakat kötü bir huyu vardı. Çok meraklıydı. O küçücük, simsiyah burnunu, her şeye sokardı. Gün geçmezdi ki, birisi ona bağırmasın.
Günlerden bir gün Zıpzıp çalılıklar arasında dolaşırken Bayan Sülün ona doğru bağırdı;
-‘Çekil oradan Zıpzıp! Yumurtalarımdan birini kırarsan, seni döverim. Onlardan yavrularım meydana gelecek’ dedi.
Zıpzıp, oradan hızla kaçtı. Geniş bir meydanlığa geldi. Burası, onun için keşfedilmeye uygun bir yerdi.
Oya ile Kaya yeşillikler içinde pinpon oynuyorken anne ve babası da yeşilliklere uzanmış, dinleniyordu. Zıpzıp, kimsenin onu görmediğinden emin olduğunda içinde neler olduğunu merak ettiği kocaman piknik sepetine yanaştı.
Bu sepette ne vardı acaba? Ah, bir açabilse…
O sırada yandaki ağaçtan, Zıpzıp’ ı izleyen Sincap:
-‘Sakın sepete dokunma!’ diye seslendi.
Zıpzıp, kendisini uyaran sincabı dinlemedi. Yavaşça sepetin içerisine bakmaya başladı. Ancak sepetin içine bakayım derken, birden dengesini yitirmesin mi! Zıpzıp güm diye sepetin dibini boyladı. Arkasından kapak da kapandı. Meraklı Zıpzıp, sepetin içinde kalmıştı.
Arkadaşı Sincap, çaresizce Zıpzıp’ın başına gelenleri izledi. Zıpzıp’ın sepetin içerisinde kalmasına çok üzülen Sincap, ‘bir şeyler yapmalıyım’ diye geçirdi içinden.
O sırada piknik yapan Oya ve Kaya’ya ailesi bağırmaya başladı;
-‘Haydi, çocuklar… Artık eve dönme zamanı geldi. Eşyaları toplayalım arabanın bagajına yerleştirelim’ dedi.
Tüm aile hep birlikte eşyalarını topladılar. Babası da, sepeti bagaja yerleştirdi. Sincap, zavallı arkadaşı Zıpzıp’ın çok uzaklara götürüleceğini anlayınca, çok üzüldü. Koşa koşa yardım aramaya gitti.
Sincap, yardım ararken ağaçtaki Baykuş’un bulunduğu yere kadar geldi. Çok bilgili Baykuş’a, gördüklerini heyecanla anlattı Sincap. Zavallı Zıpzıp’ı kurtarmasını da rica etti. Baykuş:
-‘Zıpzıp meraklı bir tavşan olduğu için kötü durumlarla karşılaşıyor. Fakat haklısın, onu kurtarmalıyız. Ben şimdi Zıpzıp’ı aramaya gidiyorum. Sen annesine haber ver, beni beklesinler’ dedi.
Baykuş havalandığı gibi gözden uzaklaştı. Ormanın üzerinde uçmaya başladı. Zıpzıp’ın içinde bulunduğu kırmızı arabayı aramaya koyuldu. Çok geçmeden, kırmızı arabayı gördü. Baykuş arabayı takip ederek ailenin gittiği evin yerini iyice öğrendikten sonra, hızla ormana yollandı.
Evlerine geri dönen Oya ve Kaya sepeti açınca, büyük bir hayret içinde kalakaldı! Sepetten, minik bir tavşancık çıkmıştı. Tavşancığı eline alan Kaya:
-‘Ah! Sen ne kadar tatlı şeysin öyle! Babacığım, bizimle kalabilir mi?’ dedi.
Pek çok şaşırmış olan babası:
-‘Tabii kalabilir. Fakat ona bahçede bir kafes yapmak gerek.’
Kaya, babasının bu sözleri üzerine büyük bir sevinç içinde, bahçede kafeslerden birini onardı. Kapısına kafes teli çaktı. Kısa sürede tamir olan kafesin içerisine şaşkın şaşkın olanları izleyen Zıpzıp’ı yerleştiren Kaya çok ama çok mutluydu. Kaya;
-‘Korkma minik tavşan. Sana kötülük yapmayacağız’ dedi.
Zıpzıp, başına gelenler karşısında çok üzgündü. Kafesin içinden nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı. O sırada Sincap Zıpzıp‘ın anne ve babasına ulaşarak tüm gördüklerini anlattı.
Gece bastırınca Sincap, Zıpzıp’ın ailesi ve baykuş hep birlikte yola koyuldular. Baykuş, alçaklardan uçarak, onlara yolu gösterdi. Bahçeye ulaşan ekip, kafesin içerisindeki Zıpzıp’ı buldu. Zıpzıp ağlamalı bir sesle:
-‘Beni bağışla anneciğim! Bir daha her şeyle ilgilenmeyeceğim. Kardeşlerimden ayrılmayacağım’ dedi.
Zıpzıp kafesten kurtulup yeniden ormanlara kavuşunca söz verdiği gibi bir daha ne ailesinin ne de kardeşinin yanından hiç ama hiç ayrılmamış. Bu masal da burada bitmiş.
Yorum Yok