Elif doğduğunda yeşil gözlü, pamuk gibi beyaz tenli çok güzel bir bebekdi. Kırmızıyı andıran saçları ve yüzündeki çilleriyle herkes onu çok sevimli buluyordu. Elif adeta tüm köyün maskotu olmuştu, büyük küçük herkes onu çok seviyor ve her gören onun saçlarını okşamadan yanından geçemiyordu. Küçük kız mutlu bir bebeklik ve çocukluk döneminin ardından, diğer yaşıtları gibi okula başladı.
İlk 3 sene okulda da herşey yolundaydı. Öğretmeni ve arkadaşları Elif’i çok seviyorlardı. Elif farklı saç rengi ve sevimli çilleriyle okulun da maskotu olmuştu. Herşey güzel gidiyordu, küçük kız hayatından çok memnundu ve okulunda da başarılıydı. 4. sınıfa geldiklerinde artık yavaş yavaş çocuklar büyümeye ve birbirlerinden farklı olduklarını anlamaya başladıklarında, arkadaşlarının Elif’e olan tavırları da değişmeye başladı. Bir gün içlerinden birisi Elif’e saç renginden dolayı; ” kırmızı saçlı kız ” diye bağırınca, bu söz diğer çocuklarında diline dolandı. O günden sonra arkadaşları ve okuldaki diğer çocuklar Elif’e ismi yerine kırmızı saçlı kız diye hitap etmeye başladılar. Başlarda bu durumu çok fazla önemsemeyen Elif belirli bir süre sonra bu duruma üzülmeye ve kendi kendine; ” benim saçlarım neden diğer arkadaşlarımdan farklı, onların siyah ya da sarı saçları varken neden benim saçlarım kırmızı? ” diye sormaya başladı.
Aradan yıllar geçti ve Elif 13 yaşında bir kız oldu. Geçen bu süre zarfında arkadaşlarının alayları da günden güne artmaya başladı. ” Kırmızı saçlı kız, çilli kız ” gibi alaylara maruz kalan Elif günden güne içine kapandı. Sonunda bu durum derslerini etkiledi ve sınıfın en çalışkanı olan kız tembel bir öğrenciye dönüştü. Elif’in bu durumuna üzülen ailesi ne yapacağını şaşırdı. Onunla ne zaman konuşmaya kalksalar kız, durumundan dolayı onları suçluyor ve ağlayarak kendisini odasına kapatıyordu. Evde ailesi, okulda öğretmeni Elifle konuşmaya çalışsa da bir faydası olmuyordu. Arkadaşlarının alayları karşısında kız kendisini çok çirkin hissediyor ve üzülüyordu.
En sonunda ailesi Elif’i büyük şehirde oturan amcasının yanına göndermeye karar verdi. Genç kız orada okuyacak ve yaz tatilinde köye gelecekti. Belki orada kendini toparlar ve mutlu olur diye umut ederek genç kızı şehire gönderdiler. Elif 2 sene boyunca orada okudu ve yaz tatillerinde bile köyüne gelmedi. Köye giderse arkadaşları onunla yine kırmızı saçlı kız diye dalga geçerler diye düşündüğü için yaz tatillerini de amcasının yanında geçirdi. Şehirde Elif çok mutluydu, ne amcası ve ailesi, ne okuldaki arkadaşları onunla saç rengi ya da yüzündeki çiller nedeniyle dalga geçmiyorlardı. Genç kızın yüzündeki çiller zaten zamanla daha küçük ve belirsiz hale gelmişti, kızıl saç rengi ve yeşil gözleriyle çok güzel bir genç kız olmuştu. Kendine olan güveni tekrar yerine geldiği için, yine derslerinde başarılı bir öğrenci olmuştu.
Her sene okullar arasında bilgi yarışması düzenleniyor ve bu yarışmayı kazanan öğrenciye çeşitli kitaplar ödül olarak veriliyordu. O sene okullarını temsilen Elif’in bilgi yarışmasına katılması kararlaştırılmıştı. Elif o gün yarışmaya katılacağı için çok heyecanlıydı, bu heyecanına rağmen sorulara tüm rakiplerinden daha çok doğru cevap vererek yarışmada birinci oldu. Onun bu başarısından dolayı okuluna güzel bir kupa, kendisine de birçok kitap hediye edildi. Elif bu kitapları aldığında aklına köydeki arkadaşları geldi. Köydeki okulun kütüphanesinde doğru düzgün kitap olmadığı için, oradaki çocuklar çok fazla kitap okuyamıyorlardı. Okul yönetimiyle konuşarak bu kitapları köydeki okuluna göndermek istediğini söyledi. Öğretmeni ve okul yönetimi onun bu fikrini çok beğendiler ve Elif’in adına kitapları köydeki okula gönderdiler. Köydeki öğrenciler gönderilen kitapları görünce çok mutlu oldular. Öğretmenleri onlara bu kitapları Elif’in bilgi yarışmasında kazanarak kendilerine gönderdiğini söylediğinde hepsi mahçup olup başlarını önlerine eğdiler.
O sene yaz tatilinde Elif ailesinin hasretine daha fazla dayanamayak köyüne gitmeye karar verdi. Onun köye geleceğini duyan arkadaşları buna çok sevindiler. Yıllar önce çocuk aklıyla yanlış hareket edip arkadaşlarını üzmüşlerdi ama artık büyümüşlerdi ve yaptıklarının ne kadar yanlış bir davranış olduğunu biliyorlardı. Elif tatile köye geleceğine göre bu fırsatı değerlendirip ondan özür dilemeleri gerektiğine karar verdiler.
Nihayet yıllar sonra Elif evine gelmiş ve ailesiyle hasret gideriyordu. Onlar sohbet ederken kapı çaldı, annesi gidip kapıyı açtı. Az sonra Elif karşısında eski okul arkadaşlarını görünce çok şaşırdı. Hepsi ellerinde hediyelerle gelmişlerdi. Teker teker Elif’ten özür dilediler. Genç kız o kadar iyi kalpliydi ki, arkadaşlarının pişmanlığını görünce yıllar önceki o kötü günleri unuttu ve hepsine teker teker sarıldı. Tüm tatili arkadaşlarıyla beraber geçirdi. O yaz Elif ve çocukluk arkadaşları için dostluklarının yeniden yeşerdiği unutulmaz bir tatil oldu. Elif eğitimini şehirde tamamladı fakat her yaz ailesini ve arkadaşlarını görmek için köye gitti. Her fırsatta arkadaşlarına şehirden kitaplar gönderdi. Yıllar sonra Elif meslek sahibi olduğunda da köyünü ve arkadaşlarını unutmadı. Her fırsatta onları görmeye gitti, köyünde yardıma ihtiyacı olan insanlara da her zaman yardım etti.
2 Yorumlar