Kiraz Ağacı

Yemişken 

Bir zamanlar çok güzel bir meyve bahçesi varmış. Bu bahçede elmadan eriğe, kayısıdan şeftaliye her çeşit meyve yetişirmiş. Onca meyve ağacı barış içinde mutlu yaşarken, sürekli mutsuz görünen ve halinden şikayet eden tek ağaç kiraz ağacıymış. Sürekli olarak bu bahçeyi sevmediğini, burada yaşamak istemediğini söyleyip duruyormuş.

Diğer arkadaşları ona bir ağaç olduklarını ve ağaçların görevinin meyve vermek olduğunu, meyve verebilmek için de yaşadığı toprağı sevmesi gerektiğini söylüyorlarmış. Kiraz ağacı ise hep aynı düşüncedeymiş, tek isteği bir an önce bu bahçeden gitmekmiş. Bu konudaki hiçbir öğüdü dinlemiyor ve kendi bildiğini okuyormuş. Sırf o yaz meyve vermemek için verilen suyu içmiyor ve bu şekilde kurumaya çalışıyormuş. Çünkü kurursa onu keserler, o da bu bahçeden kurtulup yeni yerler görebilirmiş.

Kiraz ağacı kararını uygulamaya başladıktan bir süre sonra yavaş yavaş kurumaya başlamış. Her geçen gün biraz daha çöküyor ve kurumaya yüz tutuyormuş. Bu şekilde günler, haftalar, aylar geçmiş ve ilkbahar gelmiş. Tüm ağaçlar bu mevsimde yeşerip çiçek açmaya başlarken kiraz ağacı tamamen kuru bir ağaç olmuş. Derken bahçeden meyvelerin toplanma zamanı gelmiş ve bahçeye gelen sahibi kiraz ağacının bu halini görünce çok şaşırmış. O kadar sağlıklı görünen bir ağacın nasıl olupda kuruduğunu aklı almıyormuş. Bu durumda yapılacak tek bir şey varmış, ağacı kesmek. Hemen ertesi gün bahçe sahibi ağacı kesmiş. Daha sonra bu ağacı ne yapacağını düşünmeye başlamış. Tek bir ağaç oduncuya satılamayacağına göre onu evinin bahçesinde muhafaza etmenin yapılacak en doğru iş olduğuna karar vermiş.

Kiraz ağacı önceleri halinden memnunmuş fakat aradan biraz zaman geçtikten sonra sıkılmaya başlamış. Bütün gün sabahtan akşama kadar tek başına olmak, kimseyle konuşamamak çok zormuş. Bir kez toprağından ve arkadaşlarından ayrı düşmüş. Artık olan olmuş ve bu işin geri dönüşü yokmuş. Koca bir yaz geçip gitmiş kiraz ağacı bu süre içerisinde her gün pişmanlık göz yaşları dökmüş. Derken sonbahar gelmiş ve bir gün bahçenin sahibi kiraz ağacını alıp bir marangoza götürmüş. Neden buraya getirildiğini anlayamayan kiraz ağacı çok korkmuş. Marangoz ağacı almış, üzerinde epey bir uğraştıktan sonra ondan güzel bir masa yapmış. Ertesi gün onu bir arabaya yüklemişler ve köyün okuluna getirmişler. Çocukların cıvıl cıvıl konuşmalarını ve etrafta koşuşturmalarını izlediği sırada iki kişi onu alıp bir sınıfa götürmüş. Bir kürsünün üzerine yetleştirmişler ve üzerine güzel bir örtü sermişler.

O günden sonra kiraz ağacı bir sınıfta öğretmen masası olarak hayatına devam etmiş. Onca yaşadığı yalnızlıktan sonra artık etrafı birçok çocukla doluymuş ve ağaç bu durumdan oldukça memnunmuş. Hayatının geri kalanını çocuklarla bir arada mutluluk içinde geçirmiş.

Yasemin PAKLACI

Yorum Bırakınız