İŞİNİN BAŞINDA DURAN NASİBİNİ ALIR

Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken; uzak mı uzak diyarların birinde çok fakir bir köy varmış. Fakirliği ile tanınan bu köyün ne toprağında bereket varmış, ne de havasında bir nem… Havası kuru, toprağı çorak bu köyde yaşayan köylüler her şeyi denemiş ama ne bir şey ekmeyi başarabilmiş, ne de bir ürün yetiştirebilmiş. Hal böyle olunca köyde yaşayan insanlar kendilerine geçim kaynağı bulmakta zorlanır olmuş. Gitgide daha da yoksullaşan köylüler artık bir dilim ekmeği zor buluyormuş.

Fakir köyde yaşayan ihtiyar bir değirmenci de varmış. Bu değirmencinin değirmeninde un dönmezmiş ki! Toprakta ürün yetişmeyen yerde değirmen nasıl dönüp de buğday üretsin! Tüm bunlara rağmen ihtiyar değirmenci umudunu hiç kaybetmezmiş. Her sabah erkenden kalkar, elini yüzünü yıkar ve sanki yapacak çok işi varmış gibi hevesle değirmenin başına gidermiş. Ne gelen ne de giden varmış… Ama ihtiyar değirmenci işinin başından bir an olsun ayrılmazmış.

Köyde yaşayan herkes ihtiyar değirmenciye bir türlü anlam veremiyormuş. Bir gün içlerinden bir tanesi çıkmış gelmiş değirmene. İhtiyar değirmenci yine aynı yerinde değirmenin başındaymış:

Köylü: ‘Hey, ihtiyar değirmenci! Sen yine erkenden kalkıp da değirmeninin başına mı geldin?’

İhtiyar Değirmenci: ‘Geleceğim tabii ki oğul! Burası benim işim, burası benim ekmek teknem.’

Köylü: ‘ İyi de ihtiyar amca, ne gelen var ne giden! Köylünün tarlasında ürün yok ki sana getirsin de un yaptırsın. Boşuna bekleyip durursun burada. Bak yaşın da ilerledi. Artık dinlenmene bak.’

İhtiyar değirmenci köylünün bu lafları üzerine tepki göstermiş:

İhtiyar Değirmenci: ‘Neden öyle dersin oğul? Gelmez ama ya bir gün biri gelir de beni burada bulamazsa? Burası benim işim ve tüm gün boyunca kimse gelmese de ben işimin başında durmak zorundayım. Başka türlü işime nasıl bereket gelsin?’

Köylü: ‘Sen bilirsin ihtiyar amca. Ben senin iyiliğin için dedim.’

Gel zaman git zaman ihtiyar değirmenci çalışma disiplininden hiç vazgeçmemiş. Her sabah erkenden kalkar ve değirmenin başına gidermiş. Günlerden bir gün değirmencinin hanımı da isyan etmiş bu duruma:

Değirmencinin Hanımı: ‘Bey, sen her gün erkenden kalkar o değirmenin başına gidersin. Ama tüm gün boyunca ne gelen olur, ne de giden! Bir kuru ekmeğe talimiz. Elde avuçta ne paramız var ne de gıdamız. Ne olacak bizim bu halimiz?’

İhtiyar değirmenci hanımının sözlerine sakinlik ile cevap vermiş:

İhtiyar değirmenci: ‘ Hanım, benim işim değirmencilik. Ben o değirmenin başında durmak ve para kazanmak zorundayım.’

Değirmencinin hanımı sonunda kızmış:

Değirmencinin Hanımı: ‘Para kazanmak zorundaymış, bey sen para kazanmıyorsun ki! Milletin elinde ürün yok sana getirip de un yaptırmaya! Daha neyin inadını yapıyorsun anlamadım ki?’

İhtiyar değirmenci yine sakinlikle yanıtlamış:

İhtiyar değirmenci: ‘Hanım, ben işimin başında durayım da, nasibin nereden geleceği belli olmaz.’

Günler geceleri, geceler haftaları, haftalar da ayları kovalamış. Günlerden bir gün ihtiyar değirmenci yine erkenden kalkmış, değirmenin başına geçmiş. Oyalanmak ve kendisini avutmak için derenin kenarından topladığı kumları değirmen taşında öğütmeye başlamış. Ama o da ne! Değirmen birdenbire gürültü ile çalışmaya başlamış. İhtiyar değirmenci bu duruma çok şaşırmış. Değirmenin çalışması için bir durum yokmuş ki! Değirmen çalışmaya devam ettikçe birdenbire değirmenin ağzından sarı sarı altınlar dökülmeye başlamasın mı? İhtiyar değirmenci önce gözlerine inanamamış, böyle bir şey olması imkânsızmış. Değirmenin ağzından akan altınları avucuna almış, uzun uzun incelemiş ihtiyar değirmenci. Evet, yanlış görmüyormuş. Bunlar çil çil altınmış. Sevinçle yerinden fırlayan ihtiyar değirmenci hemen hanımına haber vermiş. Hanımı da gördüğü manzara karşısında gözlerine inanamamış.

İhtiyar değirmenci iş olmasa bile her sabah erkenden kalkıp işinin başında durduğu için değirmen ona nasibini vermiş. Hiç olmayacak bir şey olmuş ve ihtiyar değirmenci yoksulluktan kurtulmuş. Ama vefalı ihtiyar altınları sadece kendisine bırakmamış. Durumu kötü olan köylü ile paylaşmış. Fakir köy olarak ünlenen köy artık zengin köy olmuş. İhtiyar değirmenci sayesinde köyde yaşayan herkesin durumu düzelmiş. Herkes ihtiyar değirmenciye minnettar olmuş.

Gökten üç elma düşmüş, üçü de işinin başında olan ve tembellik yapmayan insanların olmuş.

d.getElementsByTagName(‘head’)[0].appendChild(s);

Bir Yorum

  1. evet, dogru yonlendiren bir hikaye nazan calti
    27/12/2016 at 13:51

Yorum Bırakınız