Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal pireler ise berber iken, ben dayımın beşiğinde tıngır mıngır sallanır iken, buralardan çok ama çok uzaklarda bir yerlerde iki tane sinek yaşarmış. Bu sinekler ayrılmaz ikili gibiymiş, sürekli birlikte uçarlarmış.
Günlerden bir gün bu iki sinek diğer sinek arkadaşlarıyla birlikte uçarken akıllarına bir soru takılmış. Biri diğerine dönerek sormuş hemen aklındakini:
Birinci Sinek: ‘Dostum, acaba biz yalnız başımıza uçsak başımıza ne gelir?’
İkinci Sinek: ‘Aman ne olacak, hem daha iyi olur, daha çok yiyecek buluruz’ demiş.
Bu iki sinek böylece diğer sineklerden ayrılmışlar. Başlamışlar bıızz bııızzz diye birlikte uçmaya. Bizim sinekler uçarken aşağıda büyük ve görkemli bir ev görmüşler. Ev o kadar büyük, o kadar görkemli bir evmiş ki bizim uyanık sineklerin ağzı sulanmaya başlamış bile! ‘Bizi bu evde kimseler göremez, gel gidelim güzelce karnımızı doyuralım’ diyerek aşağıya eve doğru uçmaya başlamışlar.
İki sinek evin üst katında açık bir pencere bularak oradan evin içine girmişler. İkisi de çok mutlu bir şekilde mutfağa doğru uçmaya başlamışlar. Vakit gece vaktiymiş ve herkes uykudaymış.
Bizim sinekler vızz vızz diye ses çıkararak uçarken, ev halkı da sinek sesinden rahatsız olarak uyanmış. Tabi iki uyanık sineğin ev halkının uyandığından haberleri yok! Tek bir amaçları var o da mutfağa gidip patlayana kadar yemek yemek.
İki sinek son hızla uçarken bir de ne görsünler! Evin tombul oğlu elinde sineklikle mutfağın girişinde beklemiyor mu? İki uyanık sinek anlamışlar ki tehlike büyük, söz konusu canları. Hemen geri dönüp tekrar yukarı doğru uçalım demişler. Ancak o da ne! Üst katta da evin diğer çocuğu elinde sinek öldürücü ilaçla bekliyor bunları!
Bizim iki uyanık sinek o kadar çok korkmuş ki korkudan ne yapacaklarını bilememiş. Sonra biri çocuğu başka yöne doğru uçarak şaşırtırken diğeri var gücüyle açık pencereye doğru uçmaya başlamış. Neyse ki iki sinek de canlarını son anda kurtarmış ve kendilerini dışarı atmış.
Akıllarınca daha fazla yemek için arkadaşlarından ve ailelerinden ayrılan iki zavallı sinek, bu yaşadıkları olaydan sonra o kadar çok korkmuş ki, dış dünyanın kendileri için çok korkunç olduğunu anlamış. Biri diğerine dönerek:
Birinci Sinek: ‘Arkadaşım biz ailelerimizden ayrılarak hiç doğru bir şey yapmadık. Bak başımıza her şey gelebilirdi, hatta ölebilirdik. Gel biz bu sevdadan vazgeçelim, yuvamıza geri dönelim. Yemeğimiz az olsun ama canımız güvende olsun’ demiş.
İkinci sinek de arkadaşının tüm dediklerini onaylamış. Bunun üzerine hemen yola koyulmuşlar ve ailelerinin yanına doğru uçmaya başlamışlar. Birkaç saatlik uzun bir uçuşun ardından kendi sürülerinin olduğu yere de ulaşmışlar.
Anne-babası iki sineği de bir arada görünce önce ikisine de çok kızmış. Ancak iki yaramaz sinek başlarına gelenleri ve ne kadar korktuklarını anlatmışlar. Bu yaşadıklarının onlara büyük bir ders olduğunu ve bir daha onlardan hiç ayrılmayacaklarına dair söz vermişler. Ailesi, iki sineğin de ne kadar korktuğunu görüp daha fazla kızmamışlar onlara. Ama bundan sonra daha dikkatli olmaları konusunda uyarmışlar.
Bizim iki uyanık sinek o günden bu yana ne ailesinden ne de sürülerinden hiç ama hiç ayrılmamışlar. O günden sonra hep beraber mutlu mesut yaşamışlar.
6 Yorumlar