EŞEKLİ NİNNİ MASALI
Bebek gülücüklerinin kulaklarınızda yer edeceği, sevgi ve şefkat dolu bir annenin yavrusuna söylediği eğlenceli bir ninni.
EŞEK SENİN AĞZINLA
FIRIN MI YAPAYIM
FIRINLI DAĞLAR
SÜMBÜLLÜ BAĞLAR
BEN NERDE KALAYIM OY
EŞEK SENİN BURNUNLA
ÇEŞME Mİ YAPAYIM
ÇEŞMELİ DAĞLAR
SÜMBÜLLÜ BAĞLAR
BEN NERDE KALAYIM OY
EŞEK SENİN KUYRUĞUNLA
KAMÇI MI YAPAYIM
KAMÇILI DAĞLAR
SÜMBÜLLÜ BAĞLAR
BEN NERDE KALAYIM OY
EŞEK SENİN GÖZÜNLE
FİNCAN MI YAPAYIM
FİNCANLI DAĞLAR
SÜMBÜLLÜ BAĞLAR
BEN NERDE KALAYIM OY
Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, eski zamanların birinde, zaman zaman içinde iken… Uzak mı uzak, gözün bile görmediği, kulakların adını hiç işitmediği ülkelerin birinde kendi halinde yaşayan bir çoban varmış. Bu çoban kendi kendine yaşayan, gündüz vakti gelince koyunları otlatan; gece vakti gelince ise erkenden yatıp uyuyan; kimseciklere bir zararı da dokunmayan bir çobanmış. Günler günler üzerinden geçerken, günlerden bir gün bu çobanın hayatını değiştirecek bir gelişme yaşanmış.
Çoban her sabah yaptığı gibi erkenden uyanmış. Elini-yüzünü yıkayıp kahvaltısını hazırlamış. Hızlıca kahvaltısını yapan çoban, koyunları otlatmak için meraya çıkmak için kendisini hazırlamış. Eski kıyafetlerini giymiş, ayağına çizmelerini geçirmiş. Tam kapıyı açmış, ahıra doğru yol alacakmış ki, evinin karşısındaki ağacın dibinde ağaca bağlı olan bir eşek görmüş. Çoban şaşkın bir şekilde bakakalmış bu eşeğe. O sırada bir de eşek konuşmaz mı? Çoban hem şaşkın hem de biraz korkmuş bir şekilde dönmüş eşeğe:
Çoban: ‘Allahım aklımı yitiyorum galiba. Eşek kardeş, sen az önce konuştun mu?’
Eşek: ‘Evet, konuşuyorum tabi. Ben sana arkadaşlık etmeye yoldaş olmaya geldim.’
Çoban önce şaşırsa da sonra sevinmiş. Hiç arkadaşı olmayan şu zamanlarda eşek ona iyi bir arkadaş olabilirmiş. Eşeği de almış yanına, o günden sonra başlamış eşek ile çoban birlikte yol almaya.
Çoban da eşek de az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş… Hem koyunları otlatmış, hem de dertleşmiş, muhabbet etmiş. Günler ikisinin konuşmaları ile su gibi akıp geçerken, çoban ve eşek iyi bir arkadaş oluvermiş.
Fakat bu konuşan eşek, aslında sahibi tarafından ormanda terk edilen kötü düşünceli bir eşekmiş. Eşeğin çok konuşması ve sahibinin aklına yanlış fikirleri sokmaya çalışması, sahibini bir süre sonra rahatsız etmeye başlamış. Eşeğin iyi bir dost olmadığını ve onu yanlış davranışlara sürüklediğini gören eşeğin sahibi en sonunda eşeği ormanın ortasında bırakmış, gitmiş…
Eşek de ormanda tek başına kalıp ne yapacak? Aklına girecek başka bir sahip aramış kendisine. O anda görmüş bizim zavallı çobanı. Anlamış tek başına kasabadan çok uzakta bu evde yaşadığını. ‘İşte tam aradığım kişi’ diye geçirmiş içinden. ‘Ben bu çobanın eşeği olurum. Sonra da onun kafasına girerim. Onunla birlikte dağın en tepesindeki altın mağarasını ele geçiririm’ diyerek bir sabah çobanın evinin önünde çıkmış çobanın karşısına.
Eşek ve çobanın arkadaşlığı pekiştikçe eşek kafasına olan fikirleri çobana anlatmaya başlamış. En sonunda bir gün altın mağarasının efsanesinden bahsetmiş çoban arkadaşına:
Eşek: ‘Çoban kardeş… Bak sen çok iyi birisin. Bana a sahiplik yaptın. Şimdi ben de iyilik yapma zamanı. Zamanında rahmetli dedemizin bize anlattığı bir altın mağarası efsanesi vardı. Dedem haramilerin eşeği idi ve o mağaraya çuvallar ile altın taşıdığını söylerdi hep. Mağaranın yerini ben biliyorum, var mısın benimle yola çıkmaya?’
Çoban önce biraz düşünse de altın lafı onun aklını çelmeye yetmiş. Eşeğin sözüne güvenmiş ve evini de ahırını da koyunlarını da bırakıp eşeğin peşine takılmış. Dağın tepesindeki altın mağarasını bulmak için yollara düşmüş.
Çoban ve eşek az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Aylardan sonra varmış dağın tepesine. Ancak o da ne! Dağın tepesinde ne bir mağara var, ne de altın yüklü çuvallar. Çoban neye uğradığını şaşırmış. Eşek burada yaşayabilirmiş, ama ya çoban ne yapacakmış!
Yorum Yok