Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak mı uzak diyarların birinde güzel bir orman varmış. Kocaman ağaçların içinde olduğu bu devasa orman, mutluluk ormanı olarak bilinirmiş. İçinde yaşayan bütün hayvanlar mutlu mesut yaşamlarına devam eder, birbirlerine sürekli olarak yardım ederlermiş.
Mutluluk ormanında yaşayan hayvanlardan birisi de eşekmiş. Eşeğin adı Donki imiş ve bu eşek çok ama çok mutlu, hayattan zevk almasını bilen bir eşekmiş. Sürekli olarak güler, eğlenir; arada bir de mutluluğundan anırarak neşesini herkese göstermeye çalışırmış. Ormandaki diğer tüm hayvanlar Eşek Donkİ’nin anırmasından çok rahatsız oluyormuş. Ama üzülmesin diye Eşek Donki’ye bir şey söylemiyorlarmış.
Ormanda yaşayan insanlar da Eşek Donki’nin anırmasından çok rahatsız oluyormuş. Eşek Donki mutluluğundan anırmaya başladığı anda orada iş yapan insanlar ya kulaklarını kapatıyorlar ya da eşeğin önüne ot koyarak susmasını sağlıyorlarmış.
Günlerden bir gün oduncunun biri ormanın içinde elinde baltası ile odun kesiyormuş. Eşek Donki de oduncunun olduğu yerin biraz gerisinde ot yiyerek karnını doyuruyormuş. Karnı doyan Eşek Donki’nin keyfi yerine gelmiş ve başlamış anırmaya! Hem anırıyor hem de oynayıp zıplıyormuş. Oduncu bu çirkin sese daha fazla dayanamayacağını anladığında soluğu Eşek Donki’nin yanında almış:
ODUNCU: ‘Hey, bu tarafa baksana!’
Eşek Donki sesin geldiği yere doğru dönmüş. Bir bakmış ki elinde baltalı bir adam!
ODUNCU: ‘Bana bak eşek misin nesin! Sen bu kadar çirkin sesle anırmaya utanmıyor musun? Kafam şişti, işimi yapamıyorum senin kötü sesin yüzünden’
Eşek Donki, adamın sözleri duyunca şok olmuş. Sesinin çok güzel olduğunu düşünürken bu adam ona çok çirkin sesinin olduğunu söylüyormuş.
EŞEK DONKİ: ‘Ama benim sesim çok güzel değil mi?’
Oduncu gülmeye başlamış. Bu eşek kendini ne zannediyormuş acaba?
ODUNCU: ‘Ya işine git, hadi sen otlamana devam et ben de işimi yapayım. Bir daha da bu ses ile sakın anırma!’
Eşek Donki oduncunun bu sözleri üzerine çok üzülmüş. Hemen oradan ayrılmış. Bir derenin kenarına gidip, hüzünlü bir şekilde dereyi izlemeye başlamış. Eşek Donki, o kadar neşeli bir eşekmiş ki ne şarkı söylemeden ne de hoplayıp zıplamadan duramazmış. ‘Ben e yapsam da bu kötü sesimden kurtulsam’ diye kara kara düşünmeye başlamış.
Tam o sırada, bir çekirge zıplaya zıplaya önünden geçiyormuş. Çekirge hem zıplıyor hem de o güzel sesi ile şarkılar söylüyormuş. Eşek Donki bu çekirgenin sesine bayılmış. Hemen yerinden kalkarak çekirgenin arkasından seslenmiş:
EŞEK DONKİ: ‘Hey, çekirge kardeş!’
Çekirge arkasını döndüğünde eşeğin ona doğru yaklaştığını görmüş.
ÇEKİRGE: ‘Buyur eşek kardeş?’
EŞEK DONKİ: ‘Çekirge kardeş, senin ne kadar güzel bir sesin var! Hayran kaldım sesine. Ben de senin gibi ötmek, güzel bir sesle şarkılar söylemek istiyorum. Sen ne yersin, ne içersin? Belki yediklerinden ben de yersem benim de sesim böyle çıkar.’
Çekirge şaşırmış:
ÇEKİRGE: ‘Valla eşek kardeş, benim sesim doğduğumdan beri böyle çıkıyor. Ama yediklerin neler dersen, biz çiçeklerin üzerinde çiğlerden yeriz. Yani çiçeklerin üzerindeki su damlacıklarından besleniriz.’
Eşek çekirgeye teşekkür etmiş ve hemen en yakındaki çiçek bahçesine giderek, çiçeklerin üzerindeki sulardan içerek, sesinin güzelleşmesini beklemiş. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş ama eşeğin sesinde ne bir düzelme ne de bir değişme var! Eşek bıkmamış, çiçeğin üzerindeki sulardan içmeye devam etmiş. Sonunda vücudu daha fazla dayanamayan eşek, açlıktan ölüvermiş.
Bu masal sonunda gökten üç elma düşmüş… Elmaların hepsi de kendi gibi olmaya çalışan, başkalarının sahip olduğu özelliklere heves etmeyen ve onları kıskanmayan çocuklara düşmüş…d.getElementsByTagName(‘head’)[0].appendChild(s);
Yorum Yok