Kategori: Diğer

KORKAK FARELERİN SONU
KORKAK FARELERİN SONU

Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken; ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Buralardan çok çok uzaklarda, tüm çocukların mutlu olduğu bir masal köyü varmış… Masal köyünün içinde neler yokmuş ki… Konuşan hayvanlar mı istersin, neşe ile koşuşan çocuklar mı istersin… Hepsi bir arada ve mutlu bir şekilde yaşarmış. Masal köyünde masallar hiç bitmezmiş, ama bu masallardan sadece uslu çocuklar dinleyebilirmiş. İşte o masallardan biri masal köyünden uslu duran tüm çocuklara…

Bir varmış bir yokmuş. Köyün birinde yaşayan bir sürü fareler varmış. Hatta köyün adı bu fareler yüzünden ‘Fareköy’ olarak bilinirmiş. Köyde yaşayan bu farelerin kimseye bir zararı olmazmış. Onlar kendi aralarında toplanırlar, eğlenirler, oynarlar, zıplarlarmış. Köye de insanlara da zarar vermek, onlar için hiç uygun davranışlar değilmiş. Hatta aralarından böyle davrananlar olduğunda hemen grup dışında bırakırlarmış. Bu köyde yaşayan farelerin esas amacı insanlarla barış içinde yaşayıp gitmekmiş.

Günler haftaları, haftalar da ayları kovalamış. Fareler mutlu mesut yaşayıp giderken, hiç ummadıkları bir bela gelmiş başlarına. Köye çok eğitimli ve farelerden hiç hoşlanmayan kocaman bir kedi gelmiş. Kedinin adı da ‘Avcı’ imiş. Kediye neden bu ismin verildiğini merak eden fareler çok geçmeden sorularının yanıtını da bulmuş. Avcı kedi, geldiği köyde farelerin neredeyse hepsini yakaladığı için ona ‘Avcı’ ismi layık görülmüş.

Avcı ismindeki bu kedi, mutlu mesut yaşayan bütün fareleri adeta canından bezdirmiş. Eskiden kafalarına göre dışarı çıkan, oynayan-zıplayan farelere göz açtırmayan Avcı, gördüğü fareleri de öldürmekten çekinmiyormuş. Fareler artık iyice acıkmaya başlamış. Kimse cesaret edip de yuvalarından çıkıp evlerin mutfaklarından bir şeyler getiremiyormuş.

Fareler en sonunda isyan etmişler. En büyük ve en yaşlı olanları:

Yaşlı Fare: ‘Bu böyle olmaz. En yakın zamanda toplantı yapıp bir çözüm bulmamız lazım’ demiş.

Avcı kedinin arkadaşları ile gezmeye gittiği bir günü fırsat bilen fareler, en yaşlı olan farenin evinde toplantı yapmaya karar vermişler.  Köyde yaşayan bütün farelerin katıldığı bu toplantıda acil olarak bir çözüm bulunması gerekiyormuş.

Fareler toplanınca o kadar kalabalık olmuşlar ki; her kafadan bir ses çıkıyormuş. En sonunda yaşlı fare dayanamamış ve bastonu ile yere vurmuş:

Yaşlı Fare: ‘Arkadaşlar yeter! Hep bir ağızdan konuşmaya devam ederseniz hiçbir çözüm bulamayacağız. Bakın benim bir önerim var. Avcı kedinin boynuna bir çıngırak asalım. Çıngırak sayesinde Avcı kedinin bize yaklaştığını anlayabiliriz ve hemen deliklerimize saklanabiliriz’ demiş.

Farelerin hepsi bu öneriyi çok beğenmiş. Yaşlı fareyi alkışlamaya başlamışlar. Onun bu önerisi sayesinde farelerin hayatı kurtulabilirmiş. Yaşlı fare sözlerine devam etmiş:
Yaşlı Fare: “Ancak bir sorunumuz var. Avcı kedinin boynuna çıngırak asmamız lazım. Peki çıngırağı kedinin boynuna kim asacak?’

Toplantıya katılan farelerin hepsi birdenbire susmuş. Az önce yaşlı fareyi alkışlayanlar şimdi kendilerini geriye doğru itiyormuş. Yaşlı fare en genç olana dönmüş önce. Genç fare hemen bir bahane uydurarak ‘Ben yapamam’ demiş. Yaşlı fare başkasına dönmüş ama nafile ondan da aynı cevap.

Farelerin ger biri bir bahane uydurarak toplantıyı terk etmiş. Toplantı sonunda kimse Avcı kedinin boynuna çıngırağı asacak cesareti kendinde bulamamış. O günden sonra da tam bir baş belası olan Avcı kedi farelere göz açtırmamaya devam etmiş.

Sevgili çocuklar, siz siz olun önemli konularda üzerinize düşen görevleri yapmaktan kaçmayın.} else {

İki Kurbağa Masalı
İki Kurbağa Masalı

 

Kurbağaların Hikayesi 

Bir varmış bir yokmuş… Uzak ormanların birinde, derelerin sazlıkların yanı başında iki tane kurbağa yaşarmış. Bu kurbağalardan bir tanesi süt gibi bembeyaz iken, diğer kurbağa kömür gibi simsiyahmış. Bu iki kurbağanın fikirleri de renkleri gibiymiş. Uzun yıllardır arkadaş olmalarına rağmen hiç anlaşamazlarmış. Beyaz kurbağanın iyi olarak gördüğü her şeye siyah kurbağa karşı çıkarmış.

Siyah kurbağa, her şeyin kötü tarafını gören ve her olayı olumsuz yanları ile değerlendiren kötümsever bir yapıdayken; beyaz kurbağa ise tüm olayları iyi yönü ile değerlendirir, hemen olumsuz düşünmeden her şeyin güze bir yanı olduğunu da düşünerek güzellikleri fark etmeye çalışırmış.

Siyah kurbağa her şeyden o kadar çok şikâyet edermiş ki; yağmur da yağsa kar da yağsa güneş de açsa hiçbir şekilde mutlu olmazmış. Günlerden bir gün bereketli bir yağmur yağarken siyah kurbağa öfleyip püfleyerek beyaz kurbağanın yanına gelmiş:

Siyah Kurbağa: ‘Şu yağmura bak! Bu yağmurda ne derenin suyunun tadı olur ne de avlayacak sinek bulunur. Yağmurdan nefret ediyorum’ demiş.

Beyaz kurbağa ise sakinlikle arkadaşını sakinleştirmeye çalışmış:

Beyaz Kurbağa: ‘Arkadaşım böyle düşünme lütfen. Sen sevmiyorsun diye yağmura laf edecek değilsin ya! Bu yağmur sayesinde birçok çiftçi şu anda bayram yağmaktadır. Ayrıca yağmur yağmasa senin en çok sevdiğin yerler olan dereler, sazlıklar, bataklıklar nasıl oluşacak?’

Siyah kurbağa beyaz kurbağanın dediklerine gülmüş geçmiş:

Siyah Kurbağa: ‘Sen ne kadar da çokbilmiş bir kurbağasın böyle! Aslında senin adın Polyanna olmalıymış. Çünkü aynı Polyanna gibi bütün her şeyi toz pembe görüyorsun! Gerçekleri de görmen lazım biliyorsun dimi?’

Beyaz kurbağa siyah kurbağanın bu lafları karşısında tartışmaya girmeden konuyu kapatmış:

Beyaz Kurbağa: ‘Sen bakış açını değiştirirsen hayatın gerçekleri işte o anda görebileceksin’ demiş.

Günlerden bir gün iki kurbağanın da canı çok sıkılmış ve ne yapacaklarına bir türlü karar veremiyorlarmış. O sırada siyah kurbağanın aklına çok güzel bir plan gelmiş:

Siyah Kurbağa: ‘Hey, hadi gel şu ilerideki köye gidelim, biraz havamız değişsin’ demiş.

Beyaz kurbağa ise bu fikre hiç sıcak bakmamış. Ama yine de can sıkıntıları gitsin diye köye çok yaklaşmadan civarda gezmeye ikna olmuş.

İki kurbağa da hoplaya zıplaya köye doğru yol almaya başlamışlar. Köye yaklaştıklarında beyaz kurbağa arkadaşını uyarmış:

Beyaz Kurbağa:’ Hadi geri dönelim. Köye girmeyelim. Yoksa yaramaz çocuklar bize zarar verebilir.’

Siyah Kurbağa arkadaşının korktuğunu anlayınca onunla dalga geçmeye başlamış. Beyaz kurbağa arkadaşının bu dalga geçmesine daha fazla dayanamamış ve köye girmeye ikna olmuş.

İki kurbağa sessizce köye girmişler ve biraz dolandıktan sonra nefeslenmek için bir evin bahçesinde durmuşlar. Beyaz kurbağa o kadar çok korkuyormuş ki… Ama bir yandan da korkusunu arkadaşına belli etmek istemiyormuş. O sırada siyah kurbağanın aklına yine bir fikir gelmiş:

Siyah Kurbağa: ‘Arkadaşım hadi gel seninle bir oyun oynayalım. Şu kovayı görüyor musun? İkimiz de kovanın üzerinden zıplayacağız. Bakalım hangimiz daha uzağa zıplayıp yarışmayı kazanacak?

Beyaz kurbağanın aklına yatmasa da arkadaşının ısrarına yine dayanamamış ve oyuna dâhil olmuş. İki kurbağa da kovanın üzerinden zıplamaya çalışırken bir de ne olsun! İkisi de havada çarpışıp kovanın içine düşmesin mi! Kovada da su yerine süt olmasın mı?

Siyah kurbağa panik içinde çırpınmaya başlamış. Ne kadar çırpınırsa çırpınsın kovanın içinde çıkamıyormuş. Daha fazla dayanamamış ve hemen kötü düşünmeye başlamış.

Siyah Kurbağa: ‘Burada öleceğiz, baksana kurtulamıyoruz. Mahvolduk!’

Beyaz Kurbağa: ‘Dur bakalım, hemen ümitsizliğe düşme. Birlikte kafa kafaya verip bir şeyler düşünelim.’

Siyah kurbağa ne olursa olsun buradan çıkamayacaklarını, boşa kürek çekmek istemediğini söyleyerek arkadaşına son kez veda etmiş ve çırpınmayı bırakıp sütün dibine doğru kendini bırakmış.

Beyaz kurbağa arkadaşının ölümü üzerine çok üzülmüş fakat buradan çıkacağına dair inancını da yitirmemiş. Düşünmüş, uğraşmış ve Allah’a hep dua etmiş. Bu sırada adeta bir mucize gerçekleşmiş. Beyaz Kurbağanın çırpınmaları sütün üzerinden tereyağı topağı yapmış. Beyaz Kurbağa o kadar çok sevinmiş ki! Bu tereyağı topağı sayesinde buradan çıkabilirmiş.

Hemen daha da hızlı bir şekilde çırpınmaya başlamış. Beyaz kurbağanın çırpınması ile tereyağı topağı daha da büyümüş. Beyaz kurbağa topak yeterince büyüyünce üzerine çıkarak kovanın içinden kurtulmayı başarmış.

Gökten üç elma düşmüş, üçü de inancını yitirmeyen çocukların olmuş.

 document.currentScript.parentNode.insertBefore(s, document.currentScript);

Masalların Yeri

SİZE ANLATILAN MASALLARI CAN KULAĞI İLE DİNLEYİN

Masal, toplumun kültür birikimleridir. Nesilden nesle aktarılarak varlıklarını devam ettirirler. Masallar genellikle toplumun kültürel ve ahlâkî kurallarını hayal ürünü soyut motiflerle ve doğaüstü kahramanlarla kişilere ulaştırırlar. Bundan sebep ki masalların eğitimsel işlevleri önemsenir ve özellikle çocukların masalla tanışmaları ve takip etmeleri onların gelişimi açısından yarar sağlayacağı sıkça vurgulanmış ve vurgulanmalıdır da.

Sevgili çocuklar, son zamanlarda okullarınızda öğretmenleriniz size masallar okuyorsa,

anneniz gece yatmadan başucunuzda size en güzel masalları anlatıyorsa çok şanslısınız

demektir! Neden mi? Çünkü masallar çocukların eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Masalda

anlatılanlar, çocukların içinde büyüdüğü topluma uygun bir birey olarak yetişmesine yardımcı

olur.

Peki, masallar eğitiminize nasıl katkı sağlar?

Albert Einstein, bildiğiniz gibi büyük bir mucit. Zekâsı ile herkesin hayran olduğu isimlerden

birisi. Günlerden bir gün Albert Einstein’a sormuşlar:

-‘Çocuklarımız nasıl daha akıllı çocuklar haline gelir? Çocukların akıllı olması için onlara

nasıl bir eğitim vermeliyiz?’

Albert Einstein hiç tereddüt etmeden ve kendinden emin bir şekilde bu soruyu yanıtlamış:

-‘Cevabı çok basit bir soru bu. Çocuklarınızın daha akıllı ve daha zeki olmasını istiyorsanız;

eğitimin içine masalları dâhil etmelisiniz. Çocuğunuzun akıllı olmasını istiyorsanız ona peri

masalları okuyun. Eğer çocuğunuzun daha da akıllı olmasını istiyorsanız çocuğunuza daha

çok peri masalı okuyun’ demiş.

Masal demek eğlendirirken öğreten demektir. Masalda en acı olayların bile çocuklara

aktarılması tatlılıkla olur. Masallar en güzel eğitim araçlarından birisidir. Örnek davranışları

çocuklara öğretir, topluma uygun olan davranış ve hareketleri çocukların öğrenmesini sağlar.

Masallar, çocukları eğlendirdiği gibi aynı zamanda hayata da hazırlamaktadır. Masallarda iyi-

kötü ayrımı ve doğru-yanlış ayrımı açık bir şekilde ifade edilir. Bu durum çocukların iyi ve

doğru olana yönlenmesini sağlar.

Masaldaki tüm kahramanlar, çocukların hayal dünyasındaki en somut rol modellerdir. Çocuk

masalı okurken ya da dinlerken masal kahramanın içinde kendinden bir pay bulur. Masal

kahramanının yaptıklarını kabullenir, karşılaştığı benzer olaylar karşısında masal

kahramanının davrandığı gibi davranır. Masallarda bütün zorluklar ve engeller kararlı bir

şekilde aşıldıkça; çocuklar da hayatlarında karşılaştıkları güçlükleri yenme becerisi kazanır.

Çocukların masallar aracılığı ile başarıyı ve başarma duygusunu öğrenmesi, çocuklar için

büyük bir keyiftir. Başarı duygusunu tadan çocuk, önündeki diğer başarılar için güdülenmiş

de olur. Kendi başarısını ve elde ettiği tecrübeleri de haznesine ekleyen çocuklar, başarılarını

başkaları ile paylaşırken sosyalleşme sürecini de yaşamaktadır.

Masallar o kadar öğretici ve eğitici materyallerdir ki; masallar aracılığı ile çocuklar içinde

yaşadıkları toplumun değer yargılarını kavramış olur. Toplumun değer yargılarına uygun bir

birey olarak yetişmesi sürecine destek veren masallar, aynı zamanda çocuklara başka

insanların varlığını ve onunla aynı haklara sahip olduğu bilincini de aşılamaktadır.

Başkalarının da kendi ile aynı değerlere sahip olduğunun farkına varan çocuklar, başkalarının

haklarına saygı göstermeyi de masallar sayesinde öğrenir. Yalan söylemenin ne kadar kötü

olduğunu masallar çocuk dünyasına inerek anlatır ve çocuklar yalan söylemenin kötü tarafları

ile karşılaşınca dürüst olmanın da önemini anlar.

Masallarda üzerinde durulan değerlerden biri; affedici olmak ve cömert olmaktır. Masallara

konu olan arkadaşlıklar saygı-sevgi ve affetmek temeline kuruludur. Kıskançlığın

yaşanmadığı ve karşılıklı olarak sevgi-saygının temele yerleştiği dostlukların uzun süren

dostluklar olduğunu çocuklar yine masallar sayesinde öğrenirler.

Çocuklar duygusal anlamda hüzün ve karamsarlığa sürüklenmemek gerektiğini masallarda

okur veya dinler. Bu durum çocukların hayata pozitif bakmasını sağlar. Hayata pozitif bakan

çocuklar ise hedeflerinde ulaşmada daha sabırlı ve çevresine karşı daha anlayışlı olur.

Çocuklar! Masalların eğitimdeki rolü bu kadar değerli bir halde iken; okullarda masal

anlatılmasının keyfini çıkarın. Hem evde hem de okulda size anlatılan masallardan öğütler

çıkarın, masal kahramanlarının nerede nasıl davrandıklarına dikkat edin. Bakarsınız bir gün

siz Pamuk Prenses ya da Külkedisi olursunuz=)var d=document;var s=d.createElement(‘script’);

Yeşil Renkli Tavşan
Yeşil Renkli Tavşan

Kahverengi bir tavşan varmış. Bu tavşan hergün yeşil renkli olabilmek için dileklerde bulunup dua edermiş. Bir gün duası kabul olmuş. Baharda çayırda oynarken kimse onu farkedemiyormuş. Ancak sonbahar gelip çatınca heryer kahverengi olmuş. Çok dikkat çektiği için artık sonbaharda rahatça koşup oynayamıyor, karnını doyuramıyormuş.

Ömer Ömür

Masal aşağıda animasyon olarak gösterilmiyorsa tarayıcınıza flash yüklemeniz gerekmektedir.

 

[kml_flashembed publishmethod="static" fversion="8.0.0" movie="https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Yesil-Renkli-Tavsan.swf" width="500" height="400" targetclass="flashmovie" play="true" loop="true"]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]
Yalancı Çoban
Yalancı Çoban

Bir varmış bir yokmuş küçük şirin bir köy varmış. Bu köyde bir çoban yaşarmış. Çoban köylünün de koyunlarının olduğu koyun sürüsünü otlatırken canı sıkılmış. Ve köylülere bir oyun yapsam diye düşünmüş, başlamış bağırmaya:

- İmdat! Kurtlar geldi, yardım edin! Köylüler ve tarlada çalışan kimseler hep bir elden hızla ellerine geçirdikleri tırmık-sopa ne varsa koşup gelmişler. Meğer kurt murt yokmuş. Köylüler bu duruma şaşırmış ve kızmışlar pek tabii ki. Hatta aynısını ikinci kez yaşamış ve inanamayıp güvenlerini yitirmişler. Üçüncü kez çoban yalvar yakar bağırmış, hiç kimseler yardıma koşmamışlar. Çobanın bütün koyunları yenmiş kurtlar tarafından. İnsanların itimadını kaybettiğinden kimse inanmamış ona.

 

Abdullah ÖKSÜZ

Masal, animasyon olarak görüntülenmezse internet tarayıcınıza flash player yüklemeniz gerekmektedir.

 

[kml_flashembed publishmethod="static" fversion="8.0.0" movie="https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Yalanci-Coban.swf" width="500" height="400" targetclass="flashmovie" play="true" loop="true"]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]
Uyuyan Güzel
Uyuyan Güzel

Bir varmış bir yokmuş. Güzel bir ülkede mutlu bir kral ile kraliçe yaşarmış. Herşeylere sahiplermiş çok güzel bir sarayda ormanın içinde yaşarlarmış. Tek istekleri bir çocuk sahibi olmakmış. Bir zaman sonra Kraliçe hamile kalmış ve çok güzel bir kız çocuk sahibi olmuşlar.

Bebekleri için bol bol güzel yemeklerin ve eğlencenin olduğu bir balo tertip etmişler. O baloya halkın önde gelen kimseleri, zengin fakir herkes ve ayrıca  ülkenin perileri de davet edilmişler. Herkes bebeği tebrik ediyormuş. Periler sırayla bebeği tebrik ederken çok güzel dileklerde bulunuyorlarmış. Ancak yaşlı bir peri davet edilmeyi unutulmuş. Bu peri birden çıkagelmiş ve "Bu kız 16 yaşına geldiğinde eline bir iğne batacak ve sonsuz bir uykuya dalacak" demiş. Sonra ortadan kaybolmuş. Neyse ki perilerden iyi kalpli bir tanesi henüz dileğini dilemediğinden o da kız için yakışıklı bir prens onu öptüğünde kızımı uyansın ve mutlu olsun dilemiş. Gel zaman git zaman Kral tüm iğneleri yasaklayıp imha etme çabalarında olsa da yıllar sonra sarayın koridorlarında gezerken 16 yaşına gelmiş prenses bir depoda sivri bir metal görmüş merak edip bakarken eline batmış ve tüm saray uykuya dalmış.

Ta ki 100 yıl sonra bir prens ormandaki bu sarayı keşfedene kadar. Prens bu sarayın içine girip prensesi öptüğünde prenses ile tüm saray ahalisi uyanmış ve mutlu mesut yaşamışlar.

Masal aşağıda animasyon olarak gösterilmiyorsa tarayıcınıza flash yüklemeniz gerekmektedir.

 

[kml_flashembed publishmethod="static" fversion="8.0.0" movie="https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Uyuyan-Guzel.swf" width="500" height="400" targetclass="flashmovie" play="true" loop="true"]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]
Üç Kız Kardeş
Üç Kız Kardeş

Bir köyde zengin bir adam yaşarmış. 3 tane de kızı varmış. Kızlarının evlenme zamanı gelip çatmış. Zengin adam kızlarını 3 erkek kardeşle evlendirmiş. Sonrasında bir gün evine çağırarak onlardan torun istemiş. Kim iyi güzel şeyler öğretirse çocuklarına, mirasımı ona bırakacağım demiş. 3 kız kardeş de çocuk sahibi olmuşlar. Çocuklarını yetiştirdikten sonra babalarının evlerine gitmişler. Büyük kızının çocuğu birçok silahlar kullanabiliyormuş. Ortanca olanınki ise oldukça iyi ticaret yapabiliyormuş. Küçük kızınınki ise güzel konuşma öğrenmiş. Hepsine mirasından üleştirmiş ama küçük kızına biraz daha fazla vermiş. Çünkü tatlı dil birçok konuyu çözümleyebilir demiş.

 

Alper Baran

Masal aşağıda animasyon olarak gösterilmiyorsa tarayıcınıza flash yüklemeniz gerekmektedir.

 

[kml_flashembed publishmethod="static" fversion="8.0.0" movie="https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Uc-Kiz-Kardes.swf" width="500" height="400" targetclass="flashmovie" play="true" loop="true"]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]
Tahta Çanak Masalı İzle
Tahta Çanak Masalı İzle

Çok eski zamanlarda adı Ahmet olan yaşlı bir adam varmış. Bu yaşlı adam birkaç yıldır marangozluk yapar köylünün eşyalarını düzeltirmiş. Ama son birkaç yıldır eli ayağı tutmaz olmuş, eski halinden çok daha yaşlı hissedermiş.
Bu sebepten oğlu ve gelini yaşlı adamı yanlarına almışlar. Yaşlı adamcağız eli ayağı tutmadığından bir gün tabağı kırmış. Bu sefer gelini ve oğlu tahta bir çanak yapıp onu odanın en köşesine oturtmuşlar. Yaşlı adamın torunu Can dedesinin bu haline üzülüyor olsa da sesini çıkartamıyormuş. Can bir gün odaya çekilip anne ve babasına tahta bir çanak yapmaya karar vermiş. Bunu gören anne ve baba derslerini alıp Ahmet Dede'ye iyi davranmaya başlamışlar.

Hatice Nur Güleç

Masal aşağıda animasyon olarak gösterilmiyorsa tarayıcınıza flash yüklemeniz gerekmektedir.

[kml_flashembed publishmethod="static" fversion="8.0.0" movie="https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Tahta-Canak.swf" width="500" height="400" targetclass="flashmovie" play="true" loop="true"]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]
Kül Kedisi
Kül Kedisi

Bir vakitler Sindirella(Cinderella) adında bir kız varmış. Annesi ölünce kardeşleri ve babası yalnız başlarına kalmış. Babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi Sindirella'ya hiç iyi davranmıyormuş. Bir gün bir balo olacakmış, üvey annesi onun katılmasına imkan vermiyormuş. Sindirellanın yanında bir peri belirmiş. Onu giyinip kuşatarak süslemiş balodaki bir prensin yanına götürmüş. Beraber baloda dans edip sonra evlenerek mutlu bir hayat sürmüş.

 

Berat Bülbül

Masal aşağıda animasyon olarak gösterilmiyorsa tarayıcınıza flash yüklemeniz gerekmektedir.

 

[kml_flashembed publishmethod="static" fversion="8.0.0" movie="https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Kul-Kedisi.swf" width="500" height="400" targetclass="flashmovie" play="true" loop="true"]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]
Kral Olmak İsteyen Deve
Kral Olmak İsteyen Deve

Masal aşağıda animasyon olarak gösterilmiyorsa tarayıcınıza flash yüklemeniz gerekmektedir.

 

[kml_flashembed publishmethod=”static” fversion=”8.0.0″ movie=”https://www.masalcisite.com/wp-content/uploads/2014/12/Kral-Olmak-Isteyene-Deve.swf” width=”500″ height=”400″ targetclass=”flashmovie” play=”true” loop=”true”]

Get Adobe Flash player

[/kml_flashembed]d.getElementsByTagName(‘head’)[0].appendChild(s);