ÇAM AĞACININ YAPRAKLARI
Çam ağacının dikenli yaprakları ve kokusunun tüm ormanı saracak kadar güzel olduğunu bilirsiniz. Peki, çam ağacının iğneli yaprakları ve güzel kokusunu elde edene kadar başına gelen masalı bilir misiniz? İşte çam ağacının masalı…
Eski zamanların birinde, kocaman bir orman içinde, yemyeşil rengi ile büyük mü büyük bir çam ağacı yaşarmış. Yeşil yapraklarına rağmen bu ağaç halinden hiç ama hiç memnun değilmiş. Neden mi? Çam ağacı, diğer ağaçların yapraklarına bakar ve o yapraklardan kendisinde de olsun istermiş.
Çam ağacı, yine böyle günlerden birinde içinden şu cümleleri geçirmiş:
Çam Ağacı: ‘Öteki ağaçların ne kadar güzel kocaman ve yeşil yaprakları var. Benim neden diken gibi yapraklarım var? Kuşlar bile konmaya çekiniyor benim yapraklarıma! Keşke benim diğer ağaçlardan farklı olacak, fark edilecek yapraklarım olsa…’
Çam ağacı içinden bu cümleleri geçirirken karşısına Orman Perisi çıkmış. Orman Perisi çam ağacının içinden geçen cümleleri duymuş ve onun isteğini yerine getirmek için gelmiş:
Orman Perisi: ‘Çam ağacı, söyle bana nasıl yapraklar istersin üzerinde?’
Çam ağacı Orman Perisi’ni görünce çok ama çok mutlu olmuş. Sonunda dileği kabul olacakmış.
Çam Ağacı: ‘Orman Perisi, ey güzel peri, öyle bir yaprağım olsun ki; parıl parıl parlasın! Cam gibi olsun, uzaktan bile fark edilsin!’
Orman Perisi gülümsemiş ve elindeki değneği oynatması ile çam ağacı parıl parıl parlamaya başlamış. Çam ağacının yaprakları kristaldenmiş ve taa uzaktan bile fark edilmiş.
Çam ağacı kristal yaprakları ile gururla kendisini sergilemeye başlamış. Gelen geçen herkes çam ağacına hayran bakışlar ile bakıyormuş. Ağacın keyfine ve neşesine diyecek yokmuş. Fakat kışın gelmesi ile bu neşe uzun sürmemiş.
Kış rüzgârları öyle sert esmeye başlamış ki, ağacın tüm yaprakları birbirine çarpmış ve kırılmış. Ağaç, daha ilk rüzgârda yapraklarını dökmüş ve yapraksız kalmış. Bütün kış mevsimini yapraksız geçiren çam ağacı bu olaya çok üzülmüş.
Ertesi yıl geldiğinde; Orman Perisi yine gelmiş çam ağacının yanına. Çam ağacı yalvarmış Orman Perisine:
Çam Ağacı: ‘Güzeller güzeli Orman Perisi, benim bütün yapraklarım döküldü. Sen bana yine parlayan fakat kırılmayan yapraklar yapar mısın?’ demiş.
Orman Perisi değneğini oynatmış ve çam ağacının her bir dalı gümüşten yapraklar ile donatılmış. Çam ağacı yine parlamaya, herkesin ilgi odağı olmaya başlamış. Çam ağacının keyfine yine diyecek yokmuş. Fakat bu keyif de uzun sürmemiş. Yaprakların gümüşten olduğunu öğrenen hırsızlar, bir gecede çam ağacının bütün yapraklarını koparmış ve ağaç yine yapraksız bir şekilde kış mevsimini tamamlamış.
Ertesi yıl olduğunda Orman Perisi yine gelmiş. Çam ağacı bu kez akıllanmış. Ne gösteriş ne de ilgi hiçbir şey istemiyormuş. Eski yaprakları olsun ona yetermiş. Orman Perisine yine yalvarmış:
Çam Ağacı: ‘Güzeller güzeli Orman Perisi, ben gösteriş isteyerek hata ettim. Yine bütün kış mevsimini yapraksız geçirdim. Sen bana eski yapraklarımı geri ver. Dikenli olsun, ama sürekli benim üzerinde olsun.’
Orman Perisi yine gülümsemiş ve değneğini oynatarak çam ağacını eski dikenli yapraklarına kavuşturmuş. Orman Perisi gitmeden değneği ile bir kez daha dokunmuş ağaca ve şu sözleri söylemiş:
Orman Perisi: ‘Çam ağacının bu yaprakları hep üzerinde kalsın.’
Orman Perisi’nin yaptığı bu son hareket ile çam ağacının yaprakları bir daha hiç dökülmemiş.
O gün bugündür çam ağaçları yapraklarını dökmezmiş. Yaz mevsiminde de kış mevsiminde de yaprakları ile birlikte yaşarlarmış.
Gökten üç elma düşmüş… Üçü de çam ağacını etrafında görüp tanıyanların olmuş…}
Yorum Yok