Aslan Olmak İsteyen Eşek
Bir zamanlar var iken,
Bir zamanlar yok iken,
Dağ bir fare doğurmuş,
Kanatlanmış uçmaya,
Denizdeki balıklar,
Kayık tutmuş kaçmaya.
Ak mescidin minaresi,
Eğilmiş su içmeye.
Bir balık kavağa çıkmış,
Söğüt dalı biçmeye.
Develer saraya girmiş,
Hörgücünü ölçmeye.
Bir kantar akıl ister,
Şu masalı anlatmaya
Sevgili çocuklar! Elinizde ile yetinmemek, hep daha fazlasını istemek ne kadar kötü bir şey değil mi? Peki siz hiç elindeki ile yetinmeyip daha iyisini olmaya çalışan eşeğin hikâyesini dinlediniz mi? Onun sonunda başına gelenler, herkese ders olmalı. Öyleyse buyurun size aslan olmak isteyen tembel eşeğin hikâyesi…
Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak mı uzak diyarların birisinde tembel bir eşek yaşarmış. Bu eşek o kadar tembelmiş ki sahibini artık bıktırmış. Yatığı tek şey sabah kalkmak, karnını doyurmak ve ardından bütün gün yatmakmış. Sahibi ona bir iş söylediğinde çok yorgun olduğunu bahane eder, bütün işlerden de kaçarmış. Sahibi artık onun bu haline bir çözüm bulmak gerektiğine karar vermiş, ama ne?
Bu tembel eşeğin bir de çok büyük bir zaafı varmış. Eşek halinden hiç ama hiç memnun değilmiş. Her zaman gözü daha yüksekteymiş. Kendisi de eşek olduğu için hiç sevinmiyor, aslan olmak istediğini söylüyormuş herkese. Aslanların çok güçlü ve kuvvetli olduğunu biliyormuş çünkü. Ormanın kralı olacak kadar, bütün hayvanlara söz dinlettirecek kadar kuvvetli olan aslan eşeğin her zaman gıpta ile baktığı bir hayvanmış. ‘Bir gün ben de aslan olacağım, bu eşeklikten kurtulacağım’ diyerek geçirirmiş tüm günlerini.
Günlerden bir gün sahibi bu eşeğe güzel bir oyun oynamak istemiş. Satın aldığı bir aslan postu ile çıkmış karşısına. Eşek bu postu görünce sevinçten adeta deliye dönmüş. O kadar sevinmiş ki, tüm miskinliği ve tembelliği gitmiş. Birdenbire yerinden fırlayan ve postu giymek için can atan bir hayvana dönüşmüş. Postu üzerine giydiği gibi de böbürlenerek yürümeye başlamış:
Eşek: ‘Ben artık eşek değilim. Ben artık ormanların kralı büyük ve güçlü bir aslanım.’
Eşek hemen bütün hayvanların kendisine saygı göstermesi ve önünde eğilmesi için ormana doğru yola koyulmuş. Az gitmiş, uz gitmiş. Ormana gün içerisinde varmasının imkânsız olduğunu anlamış. En iyisi kendisine geceyi geçirmek için güzel bir yer bulmak ve orada dinlenmekmiş.
Eşek gece karanlığının bastırması ile hem korkmaya hem de paniklemeye başlamış. Ama hemen kendine gelmiş. ‘Üzerimde aslan postu varken kimse bana bir şey yapamaz. Kimsenin bana dokunmaya gücü yetmez’ diye geçirmiş içinden. O sırada karşısına çok güzel bir ağaç çıkmış. Ağaç büyük bir ağaç olduğu için ağacın altı da geceyi geçirmek için oldukça uygunmuş. Eşek hemen ağacın altına uzanmış ve yorgunluktan yattığı gibi uykuya dalması da bir olmuş.
Sabah olduğunda eşek gözlerini açmış ve gözlerini açtığı gibi ormanda yaşayan neredeyse bütün hayvanların onun başında dikildiğini görmüş. Neler olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan da postunu kontrol etmiş. Aslan postu hala üzerindeymiş. ‘Ben şimdi gösteririm hepsine’ demiş içinden.
Eşek: ‘Benim tepemde neden dikiliyorsunuz? Görmüyor musunuz ben ormanların kralı aslanım. Şimdi hepiniz önümde eğilin ve diz çökün. Ayrıca ben çok acıktım, biriniz hemen gidip bana yiyecek bir şeyler getirsin.’
Hayvanların arasından en kurnaz olan tilki eşeğe cevap vermiş:
Tilki: ‘Sen madem aslansın, e bir kükre de görelim’ demiş.
Eşek o anda kükremeye çalışsa da bir türlü yapamamış. Çünkü ondan çıkan ses ‘ai, ai’ şeklindeymiş. Hayvanların hepsi eşeğin çıkardığı bu garip ses karşısında kahkaha atmışlar. Eşeğin kendilerini kandırmak istemesine de çok kızmışlar.
Eşek oyununun ortaya çıktığını anlayınca koşup oradan uzaklaşmaya başlamış. Koşarken aslan postu da üzerinden düşmüş. Geri dönüp almamış bile. Çünkü kendisinin bir aslan olamayacağını çoktan anlamış. Aslan olmak için bir post yetmiyormuş.
Eşek sahibinin yanına geri gelmiş ve sahibi ne derse yapmaya, çok çalışkan bir eşek olmaya da söz vermiş.}
Yorum Yok