Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ben diyeyim yıllar sen de asırlar önce… Develer tellal iken, pireler ise berber iken… Pireden berber olur mu demeyin, olur mu olur, gelin bakın siz güzel bir arkadaşlık masalının nasıl olduğunu dinleyin…
Çok ama çok uzun zaman önce, uzak mı uzak diyarların birinde herkesin mutlu olarak yaşadığı küçük bir kasaba varmış. Bu kasabaya haftanın üç günü lezzetli mi lezzetli dondurmaları olan Dondurmacı Yaşar Amca gelirmiş. Kasabada dondurma satan başka hiçbir yer olmadığı için kasabadaki tüm çocuklar dondurmacı Yaşar Amca’nın gelmesini sabırsızlıkla beklermiş.
Yaşar amca dondurmalarını büyük bir motorun arka tarafına yerleştirdiği özel bir soğutuculu dolap ile getirirmiş. Bu dolapta her çeşit dondurma varmış. Aklınıza gelebilecek her türlü meyve ve her renk dondurma… Çocuklar Yaşar Amca’nın dondurmalarının her çeşidini çok ama çok seviyorlarmış.
Siz bir de Yaşar Amca’nın dondurma sattığı motorunu görseniz! Yaşar Amca özenle süslediği bu motoruna rengârenk balonlar bağlamış, süsler yaptırmış. Dondurmacının motosikleti tam bir festival havasındaymış. Kendisinden önce motosikletinden çalan güzel müzikler duyulur, dondurmacının gelmesini bekleyen çocuklar büyük bir sevinç ile kasabanın meydanında toplanırmış.
Günlerden bir gün dondurmacı Yaşar Amca yine kasabanın girişindeki yolda motosikleti ile gözükmüş. Motosikletten gelen müziği duyan çocuklar büyük bir sevinç ile kasabanın meydanında toplanmış. Yaşar Amca kasabanın meydanına vardığında çocukların büyük bir heyecan ve neşe ile kendisini beklediğini görmüş:
Dondurmacı Yaşar Amca: ‘Hey çocuklar dondurmacı amcanız geldi! Haydi, bakalım herkes sıraya girsin ve hangi dondurmadan yiyeceğini belirlesin.’
Çocuklar büyük bir neşe ile sıraya girmişler. Bütün hafta boyunca topladıkları harçlarından bir miktar ellerine alıp sıranın kendilerine gelmesini beklemeye başlamışlar. Ancak o sırada dondurmayı çok seven çocuklardan birisi olan Ali’nin sıraya girmediğini fark etmişler. Arkadaşları bir köşede duvara yaslanmış duran Ali’ye seslenerek:
Arkadaşlar: ‘Ali, neden sıraya girmiyorsun? Bak dondurma bitecek, gel hadi!’ demişler.
Ali sessizce bir kenarda durmaya devam ediyormuş. Arkadaşları Ali’nin bir şeye üzgün olduğunu anlamışlar. Sıradan çıkıp Ali’nin yanına gitmişler. Ali’nin arkadaşlarından birisi olan Ömer sormuş:
Ömer: ‘Canım arkadaşım neyin var senin? Neden burada tek başına duruyorsun? Hadi gel dondurma alalım’ demiş.
Ali Ömer’e bakarak:
Ali: ‘Benim param yok arkadaşım. O yüzden bugün dondurma alamayacağım’ demiş.
Ömer ve diğer çocuklar Ali’nin neden sıraya girmediğini şimdi çok iyi anlamış. Ali’nin durumuna üzülen çocuklar hemen kendi aralarında toplanarak harçlarından bir kısmını da Ali için toplamışlar. Ömer arkadaşlarının verdiği paralar ile Ali’nin yanına gelmiş tekrardan:
Ömer: ‘Canım arkadaşım, sen de bizimle dondurma alabilirsin. Bugünlük dondurmanı biz ısmarlayalım. Gel hadi’ demiş.
Ali, arkadaşlarının yaptığı bu davranış karşısında çok mutlu olmuş. Arkadaşlarının hepsine tek tek teşekkür etmiş. Ali ve arkadaşları büyük bir sevinç ile dondurmacı Yaşar Amca’nın motosikletinin yanına gelmişler.
Dondurmacı Yaşar Amca en başından beri çocukların kendi aralarında geçen bu diyalogu kenardan da olsa gözlemlemiş. Arkadaşlarının Ali’ye yaptıkları bu davranışı çok beğenen dondurmacı amca yanına gelen çocuklara gülümseyerek:
Dondurmacı Amca: ‘Siz az önce arkadaşınızın bir kenarda kalmasına müsaade etmeyerek ve sıradan çıkıp onun yanına giderek çok güzel bir şey yaptınız çocuklar. Arkadaşlık nasıl olur herkese gösterdiniz. Bu seferlik hepinize dondurmalar benden olsun, afiyet olsun’ demiş.
Gökten üç elma düşmüş; üçü de arkadaşlarının zor zamanında yanında olanların olmuş.
7 Yorumlar