Altın Kalpli Prenses
Uzak diyarların birinde çok güzel ve iyi kalpli bir prenses varmış. Bu prenses insanları ve hayvanları çok severmiş. Diğer saray mensupları gibi halka yüksekten bakmaz, her zaman yardıma ihtiyacı olan fakirleri ziyaret edermiş. Annesi, babası ve diğer kardeşleri onun bu kadar iyi niyetli olmasını anlamaz, prensesi hep bu konuda uyarırlarmış. Onlar ne derse desin güzel prenses yine de tüm hastalara ve fakirlere yardımcı olabilmek için bütün gün koşuştururmuş.
Her sabah erkenden saraydan çıkar, akşam hava kararacağı zaman yorgun ama mutlu olarak saraya dönermiş. Ailesi onu anlamasa da prenses insanlara yardım etmekle mutlu oluyormuş. Çok iyi kalpli ve yardımsever olduğu için tüm halk prensesi çok severmiş. Özellikle yaşlılar ve fakirler, kendilerine yaptığı iyiliklerden dolayı sürekli prenses için dua ederlermiş. Yoksullar ve hastalar her gün güzel prenseslerinin kapılarını çalacağını bilerek umutla onu beklerlermiş. Bir sabah güzel prenses her sabahki vaktinde uyanmış fakat yataktan kalkamıyormuş. Hemen hizmetkarlara seslenmiş. Sarayda bir koşuşturmaca başlamış, annesi ve kardeşleri hemen prensesin odasına koşmuşlar. Bir süre sonra doktor gelmiş kızı muayene etmiş fakat görünürde prensesin hiç bir hastalığı yokmuş. Bir süre dinlenirse düzeleceğini söyleyip gitmiş.
Aradan günler geçmiş, halk prensesi göremeyince merak etmiş. Saraya prensesten haber almak için gittiklerinde onun yürüyemediğini öğrenince hepsi çok üzülmüşler ve iyi kalpli prensesin bir an önce iyileşmesi için hep birlikte dua etmişler. Aradan aylar geçmesine rağmen prensesin durumunda herhangi bir değişiklik olmuyormuş. Diğer ülkelerden de birçok doktor gelmiş fakat hiç birisi prensesin hastalığının ne olduğunu anlayamamışlar. Genç kız yattığı yerden kalkamıyor ve günden güne mum gibi eriyormuş. Kral onca imkanına rağmen kızının derdine şifa bulamamanın çaresizliğini yaşıyormuş. Halk sürekli prensesi görmeye geliyor, onunla görüştürülmeseler bile getirdikleri hediyeleri bırakıp gidiyorlarmış. Bütün ülke prensesin çaresiz hastalığı yüzünden yas içindeymiş.
Güzel prenses yattığı yerde günden güne erirken hiç halinden şikayet etmiyor, yüzünden tebüssümü eksik olmuyormuş. Hasta yatağında bile halkını düşünüyor, hastaların ve fakirlerin durumunu merak ediyormuş. Sürekli olarak babasına halka yapılan yardımların kesilmemesini söylüyormuş. Babası kızını avutmak için ona yalan söylüyor, yoksul halkla ilgilenmediği halde onlara yardıma devam edildiğini söylüyormuş. Bunu duyan prenses hasta olsa da yüzü gülüyormuş. Bu şekilde epey zaman geçmiş, bir sabah prenses uyanır uyanmaz hizmetlarlara babasını görmek istediğini söylemiş. Az sonra babası yanına gelmiş ve konuşmaya başlamışlar:
Prenses: Babacığım dün gece çok kötü bir rüya gördüm. Halk yoksul ve aç bir şekilde meydanda toplanmıştı. Onlar aç ve perişanken biz büyük bir masada oturmuş yemek yiyorduk.
Kral: Güzel kızım bu sadece bir rüya. Biliyorsun ki halkımıza her türlü yardımı yapıyoruz. Her gün adamlarımız fakirlere yiyecek, hastalara ilaç dağıtıyorlar. Halkımız iyi durumda tek üzüntüleri senin hastalığın. Bir an önce iyileşmeni istiyorlar. Kendini boş yere üzme ve bir an önce iyileşmeye çalış olur mu?
Prenses: Tamam babacığım sana inanıyorum, bu sadece kötü bir rüya…
Bu konuşmanın ardından prenses uykuya dalmış ve ne yazık ki bir daha da uyanamamış. Güzel prensesin ölümü halkı üzüntüye boğmuş. Yaşlısı genci herkes iyi kalpli prenses için göz yaşı döküp dualar etmişler. Kızının ölümü kralı çok derinden sarsmış. Kızı ölüm döşeğindeyken ona söylediği yalan vicdanını sızlatıyormuş. Kızı her gece rüyasına girerek; ” baba bana neden yalan söyledin, halkım açken benim ruhum huzur bulmuyor. ” diyerek ağlıyormuş. Aylarca hep aynı rüyayı gören kral en sonunda ne yapması gerektiğine karar vermiş.
Hemen ertesi gün sabah adamlarını çağırmış ve onlarla birlikte ülkesini dolaşmaya çıkmış. Tek tek tüm kapıları çalmış. Nerede fakir, hasta ve yardıma ihtiyacı olan insanlar varsa hepsini tek tek tespit etmiş ve bundan sonra hergün kendilerine yardım yapılacağını söylemiş. Halk tekrar iyi kalpli prenseslerinin zamanında olduğu gibi rahat ve huzura kavuşmuş. Artık hastalar tedavi ediliyor, her evin ocağı yanıyormuş. Tüm halk ölen prensesleri için dua ediyormuş. Kral halkına yardım etmeye başladıktan sonra bir süre prenses hiç rüyasına girmemiş. Bir gece kral prensesi tekrar rüyasında görmüş.
Kızı kralla konuşmuyor fakat ona bakarak mutlu bir şekilde gülümsüyormuş. Kral o an kızının ruhunun huzur bulduğunu anlamış. O günden sonra da saray tarafından halka yapılan yardımlar artarak devam etmiş. Kralın ölümünden sonra da bu gelenek devam etmiş. Artık halk yoksulluk ve hastalıkla mücadele etmek yerine, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürüyormuş. Tüm bunları iyi kalpli prensese borçlu oldukları için de ona daima dua ediyorlarmış.
Yorum Yok