KENDİ EMEĞİN İLE KAZANDIĞIN PARANIN DEĞERİ FARKLI OLUR
Alın teri ile kazanılan para değerli olur ve insan o parayı harcarken çok dikkatli olur. Nasıl mı? İşte size alın teri masalı…
Bir varmış bir yokmuş… Uzun yıllar önce, uzak mı uzak diyarların birinde ailesi ile birlikte yaşayan genç bir çocuk varmış. Bu genç çocuk, diğer tüm arkadaşları gibi evlenmek istiyormuş. Oldukça sabırsız olan genç, bu isteğini babasına anlatmış:
GENÇ ÇOCUK: ‘Baba, ben evlenmek istiyorum. Bütün arkadaşlarım gibi ben de evlenip yuvamı kurmak istiyorum’ demiş.
Babası genç çocuğunun bu sabırsızlığı karşısında gülümsemiş ve ona hayatının en büyük dersini vermek için hazırlanmış:
BABA: ‘Tabii ki evlenebilirsin canım oğlum. Ama senden bir ricam olacak. Evlenmek istiyorsan önce bana kendi alın teri ile kazandığın bir altını getireceksin. O vakit seni hemen evlendireceğim’ demiş.
Genç çocuk çok sevinmiş. Çünkü babasının istediği şey çok basitmiş. Babasına bir altın götürdüğünde babası onu evlendirecekmiş. Hemen dedesine gitti.
GENÇ ÇOCUK: ‘Dede, bana bir tane altın verebilir misin?’
Dedesi şaşırmış:
DEDE: ‘Oğlum sen altını ne yapacaksın?’
GENÇ ÇOCUK: ‘Babama götüreceğim dede. Babam da beni evlendirecek.’
Dede, oğlunun bir şeyler planladığını anlamış. Genç çocuğa gülümseyerek altını vermiş ve çocuk da koşa koşa babasına götürmüş bu altını.
GENÇ ÇOCUK: ‘Babacığım istediğin altını getirdim. Şimdi evlenebilir miyim?’
Babası çocuğun elinden altını almış ve onu camdan dışarı fırlatmış. Altın evlerinin yanından akıp giden nehirin sularına karışmış.
GENÇ ÇOCUK: ‘Baba, ne yapıyorsun sen Allah Aşkına! Altını neden nehire attın?’
BABA: ‘Oğlum, ben sana kendi alın terin ile çalışıp kazandığın para ile aldığın bir altını getirmeni istedim. Bu altını sen çalışıp kazanmamışsın ki!’
Genç çocuk babasının bu farkı nasıl anladığına şaşırmış, kalmış.
Ertesi gün genç çocuk annesinin yanına gitmiş ve annesinden bir altın ödünç istemiş. Annesi de eşinin yapmak istediği planı bildiğinden altını çocuğuna vermiş.
Genç çocuk heyecanla babasının yanına gitmiş. Elindeki altını babasına uzatmış:
GENÇ ÇOCUK: ‘Babacığım, sana istediğin altını getirdim’ demiş.
Babası altını yine eline almış ve yine camdan dışarı akan giden nehirin sularına doğru fırlatmış.
GENÇ ÇOCUK: ‘Baba neden böyle yapıyorsun! Neden altınları kabul etmiyorsun?’
BABA: ‘Oğlum ben senden kendi alın terin ile kazandığın bir altını getirmeni istiyorum. Bunları sen kendi alın terin ile çalışıp kazanmamışsın ki.’
Genç çocuk babasının bunu nasıl anladığını gerçekten ama gerçekten hiç bilmiyormuş. Babasının yanından ayrılmış ve uzun uzun düşünmüş. Babasının dediği gibi kendi alın teri ile çalışıp kazandığı bir altını babasına götürmediği sürece babası onu evlendirmeyecekmiş.
Genç çocuk en sonunda başka çare olmadığını anlamış. Kendine bir iş bulmuş ve çalışmaya başlamış.
Günler geçmiş, genç çocuk hep çalışıyormuş. Çalışmaktan sırtı, kolları, bacakları ağırmış. Ama en sonunda altın alacak parayı kazanmış ve hemen bir kuyumcuya gidip kendi kazandığı para ile bir altın almış.
Genç çocuk, düşmesin diye elinde sıkı sıkı tuttuğu altını babasına götürmüş. Babası çocuğun sıkı avuçları içerisinden uzattığı altını almış, ona şöyle bir bakmış ve tam fırlatıp atacakken çocuk bir hışımla yerinden fırlamış ve babasının kolundan tutarak bağırmaya başlamış:
GENÇ ÇOCUK: ‘Baba, o altını nehire atamazsın! Ben o altını alacak parayı kazanmak için günlerce çalıştım; sırtım, bacaklarım, kollarım her yerim ağrıyor!’
Babası gülümseyerek oğluna bakmış. Elini oğlunun omzuna koymuş:
BABA: ‘ İşte şimdi evlenebilirsin benim canım oğlum. Çünkü artık çalışarak kazandığın bu paranın değerini biliyorsun, emeğinle kazandığın bu parayı harcarken de eminim dikkatli ve akıllıca harcayacaksın’ demiş.
Genç çocuk o anda babasının ne demek istediğini ve ne yapmak istediğini çok iyi anlamış.
Bir Yorum