Ahmet Okula Başlıyor

 

Ahmet o gün çok heyecanlıymış. Çünkü, ilk kez ablaları gibi okula gidecekmiş. Annesi, önlüğünü giydirip, saçlarını taramış, Ahmet’in çantasına defterini ve kalemlerini koymuş. Peçete koymayı da ihmal etmemiş. Ahmet, evden çıktıklarında annesinin elinden tutmuş ve güle oynaya, zıplaya zıplaya okul yoluna koyulmuş. Okulunun önüne geldiklerinde Ahmet hala çok heyecanlıymış, hevesliymiş. Ancak, sınıfa girip öğretmen geldiğinde annesi yanından ayrılmak istediğinde; tedirgin olmuş, korkmuş. Annesini göndermek istememiş, başlamış ağlamaya. Annesi de ne yapacağını şaşırmış. Ahmet’i bir türlü susturmayı becerememiş ve öğretmeninin izin vermesi ile annesi Ahmet ile birlikte kalmış. Derslerde onun yanında oturmuş.

Ertesi gün geldiğinde, Ahmet yine annesini göndermemiş. Bu böyle sürüp gitmiş. Ahmet, annesiz duramıyormuş, kendi gibi birkaç arkadaşının da yanında annesi duruyormuş. Annesi, Ahmet’i bu alışkanlığından vazgeçirmek amacı ile, Ahmet’in sınıftan arkadaşları ile kaynaşmasını sağlamış. Arkadaşları ile tanıştırmış, oyunlar oynatmış. Ahmet, artık sınıfına alışmış ve annesini aramaz olmuş. Annesi de, Ahmeti okula bırakıp, eve dönebiliyor, evdeki işlerini yapabiliyormuş. Ahmet, ağlayıp annesinin yanında durmasını sağlayarak, ne büyük çocukluk yaptığını anlamış. Ve, hala daha annesi ile birlikte sınıfta kalan arkadaşlarını, oyunlarına dahil etmiş. Onların da, çocukluk etmeyerek okullarında kendi başına kalmalarını, kaynaşarak sağlamış.

Beraber çok güzel vakit geçirmeye başlamışlar, hem de yanlarında anneleri olmadan da yemeklerini yiyebiliyor, oyunlarını oynayabiliyorlarmış. Hem okulun kötü değil; çok öğretici ve çok değerli bir kurum olduğunu anlamışlar. Hem, öğretmenler aynı anne baba gibi onlarla ilgileniyorlarmış da. Zamanla yaptıkları çocuklukların yersizliğini anlamışlar ve okulu çok daha fazla sevmişler. Bir masal daha burada bitmiş.

Yorum Bırakınız