Sevgili çocuklar! Tarihinizde neler yaşandığını bilerek yaşamak ve tarihteki yaşanan olaylardan ders çıkarmak çok önemlidir. İşte size örnek olacak güzel bir tarih masalı…
Bir varmış, bir yokmuş. Osmanlı Devleti’nin parlamaya başladığı dönemlerde, başarılar artarda geliyor ve devlet de gittikçe büyüyormuş. Padişahların yerine oğullarından biri tahta geçiyor, devlet güçlenerek büyümeye devam ediyormuş. Osmanlı Devleti’nin başındaki padişahlardan biri olan ülkeyi başarı ile yöneten Sultan 2. Murat ise; daha ölmeden devlet işlerinden elini ayağını çekmek istemiş. Oğlunun ülkeyi de başarı ile yöneteceğinden emin olan Sultan 2. Murat, Balkan Devletleri ile on yıl süren ikili anlaşmalar imzalayarak barış ortamını sağlamış ve devleti 12 yaşında olan oğlu Sultan Mehmet’e bırakarak dinlenmeye çekilmiştir.
Balkan Devletleri ise, tahtın başına on iki yaşında bir çocuğun geçtiğini görünce durur mu? Hemen aralarında imzaladıkları anlaşmayı hiçe sayarak Macar Kralı Ladislas öncülüğünde saldırı planları yapılmaya başlandı. Haçlı Ordusu, savaş planlarını uygulamaya geçirmek için hiç vakit kaybetmeden Kasım ayının dokuzuncu günü Varna şehrine ayakbastı. Haçlı Ordusu’nun saldırı hazırlığında olduğu haberi Osmanlı Devleti’ne ulaştığında ise, Osmanlı Devleti acilen bir harp meclisi toplayarak durumu masaya yatırdı.
Harp Meclisi’nde dinlenmeye çekilen Sultan Murat’a mektup yazılmasına ve durumun bildirilmesine karar verildi. Bu mektupta Sultan Murat’tan derhal tahta çıkması ve ordunun başına geçmesi de bildirilecekti.
Mektup hazırlandı ve Sultan Murat’a gönderildi. Sultan Murat mektubu alıp birkaç kez okudu. Ardından mektuba şu cevabı yazdı:
‘Oğlum olan Sultan Mehmet’e hilafet makamını ve saltanat tahtını devretmekten kastım, bundan böyle istirahat etmektir. Padişahlık Sultan Mehmet’indir ve her Padişah gibi din ve devletini korumak ile yükümlüdür!’
Sultan Murat’ın cevap mektubu hızlıca saraya ulaşmış. Genç padişah Sultan Mehmet ise mektubu merakla okumuş. Babasının yazdıkları onu kısa süren bir şaşkınlığa uğratsa da, hemen cevap yazdırmak için emir verdirtmiş. Sultan Mehmet, küçük yaşına rağmen en az babası kadar cesur ve babası kadar akıllı bir devlet adamıymış. Gördüğü eğitimler onu oldukça donanımlı ve başarılı bir devlet adamı olmak için hazırlamış. Sultam Mehmet, bir an bile tereddüt etmeden cevap mektubunu yazdırmış:
‘Cihan sultanlığı kendisinde ise derhal tahtının başına gelmesi ve düşmana ders vermesi farzdır! Yok, padişah kendi değil de ben isem bir padişah olarak emrediyorum: Derhal ordunun başına geçsin! Verilen emirlere uymak üzerinize elzemdir!’
Bu emri içeren mektubu kısa sürede alan Sultan Murat, oğlunun kararlılığından ve verdiği karardan çok memnun kalmış. Hemen hazırlıklarını yaparak ordunun başına geçmiş ve başarılı bir savaş ile Haçlıları Kosova’da büyük bir yenilgiye uğratmış! Bu yenilgi aynı zamanda tarihte büyük bir hezimet olarak da yerini almış.
Bu olaydan sonra henüz on iki yaşında babasının kendisine bıraktığı tahta oturarak devleti yönetme sorumluluğu alan ve babasına yazdığı mektup ile ne kadar cesur ve doğru kararlar verebileceğini gösteren Sultan Mehmet, tam yirmi bir yaşına geldiğinde, adını tarihe altın harfler ile yazdıran bir padişah olmuştur. Neden mi? Küçüklüğünden beri İstanbul yani Kostanpolis’i fetih etmeyi kafasına koyan bu başarılı ve kararlı padişah, tam yirmi bir yaşına geldiğinde kimsenin fetih etmeyi başaramadığı İstanbul’u üstün zekâsı ve başarılı taktikleri ile fetih etmeyi başarmıştır. Bu fetihten sonra kendisine ‘Fatih’ unvanı verilmiş ve ülkenin başkenti artık İstanbul’a taşınmıştır. Fatih Sultan Mehmet Han, tarihin sayfalarında altın harflerle yazılı olan, örnek alınması gereken başarılı bir devlet adamı, aynı zamanda da babasına karşı saygılı bir evlattır.
Yorum Yok