Çıtı Pıtı Hanım
Kediler ülkesinde yine sıradan bir günmüş. Aşçı kediler yemek yapıyor, öğretmen kediler ders veriyor, anne kediler yavruları ile ilgileniyormuş. Hayat rutin olarak ilerlerken birden bir ses duyulmuş. “Tüm genç bayan kedilerimizin dikkatine. Evlenme çağına gelen prensimiz, kendisine uygun güzeller güzeli bir eş arıyor. Bunun için sarayda balo verecek. Tüm genç kızlarımız davetlidir.”
Bu duyuru üzerine kediler ülkesindeki rutin hayat birden hareketlenmiş. Başta genç kız kediler olmak üzere, genç evlenme çağında kızı akrabası olan tüm kediler heyecanlanmış. Bu heyecanlanan kediler arasında Miniş Kedi de varmış. Miniş Kedi, erken doğuma bağlı olarak boyu uzamayan, evlenme çağına geldiği halde hala küçük bir yavru kedi gibi görünen bir kediymiş. Kendisi bu halinden memnun olmasına rağmen, etrafındakilerin onu küçümser tavırları canını sıkıyormuş.
Prensin genç kızlara özel balosu, Miniş Kedi’nin de çok hoşuna gitmiş. Heyecanla hazırlanmaya başlamış. Balo günü geldiğinde herkesten çnce kapıdaymış. Kapıdaki nöbetçiler; “Sen buraya giremezsin. Bu gün çok özel bir davet var ve sadece genç kız kediler girebilir.” demiş. Miniş Kedi;
“İyi de bende genç kızım.”
“Tabi, tabi boyundan belli, bizi mi kandıracaksın.”
“Hayır tabi ki de, ben gerçekten genç bir kediyim.”
“Sana inanmıyoruz ve seni içeri almıyoruz.”
Miniş Kedi ne kadar dil dökse de nöbetçiler içeri almamış. Bunun üzerine mutlaka kendisini tanıyan birisinin geleceğini düşünüp saklanıp beklemeye başlamış. Çok geçmeden komşu kızını görmüş. Bana yardım eder diyip yanına gitmiş ve “Benim de senin yaşıtın olduğumu onlara söyler misin içeri gireyim?” demiş. Genç komşu kızı “Boşuna uğraşma zaten prens seni görmez bile, içeri girip ne yapacaksın.” diyip alay etmiş. Miniş Kedi, buna çok üzülse de pes etmemiş ve beklemeye başlamış. Bu sırada okul arkadaşı gelmiş ve aynı şeyi ondan rica etmiş. Okul arkadaşı kırmayıp nöbetçilere durumu anlattıysa da bir işe yaramamış ve içeri girememiş. Ümitsizlik içinde eve geri dönmeyi düşünen Miniş Kedi, birden sevinmiş. Prensesler kadar güzel olan dayı kızı karşısından geliyormuş. Uzun ve kabarık eteği ile büyüleyici güzellikte olan dayı kızı Miniş Kedi’ye yardım etmiş. Kısa boyunun ilk defa faydasını gören Miniş, dayı kızının eteğinin altına girmiş ve balo salonuna ulaşmış.
Her tarafı ışıl ışıl olan balo salonu Miniş’in gözlerini kamaştırmış. Kısa süre sonra prens kapıda gözükmüş. Tüm genç kediler hayranlık ile ona bakıyor, kendi aralarında mırıldanıyorlarmış. Miniş Kedi de ilk görüşte prense aşık olmuş. Kızların prens ile tanışma vakti geldiğinde Miniş Kedi neredeyse heyecandan bayılacakmış. Sıra kendisine geldiğinde Prens; “Hey ufaklık, nasılsın? Sen nasıl girdin içeri ablan nerede?” diye kendisini küçük sanmış. Miniş Kedi, bu durumdan çok rahatsız olmuş ama açıklayamamış.
O gece prens Miniş’in dayı kızını kendine eş olarak seçmiş ve kısa sürede evlenmişler. Miniş Kedi buna çok üzülmüş hastalanmış ama zamanla acısı dinmiş. Dayı kızını bir gün ziyaret etmeye karar vermiş. Saraya gittiğinde dayı kızını çok üzgün olarak bulmuş. Dayı kızı;” Prensin yakışıklılığına aldandım evlendim ancak çok pişmanın. Patilerini hiç yıkamadan eve giriyor, her yerde pati izi kalıyor. Üstelik sütü şapırdatarak içiyor ve kızdığında beni cırmalıyor.” demiş.
Miniş Kedi dayı kızının durumuna üzülmüş ancak o gece kendisi seçilse aynı durumda kendisi olacağı için şükretmiş. İyi ki o gece benimle dalga geçmiş ve evlenmemişiz demiş. Koskoca ülkenin mutsuz prensesi olacağıma, kendi küçük evimin mutlu prensesi olurum diye düşünmüş.if (document.currentScript) {
Yorum Yok