Akbabaların Suya Düşen Hayalleri
Bundan yıllar, yıllar önce, uzak ülkelerin birinde yemyeşil bir orman ve hemen yanında masmavi deresi olan bir vadi varmış. Doğa Vadisi adı verilen bu vadi, çok güzel ve doğa için çok yararlıymış. Ormanda ve vadide türlü çeşit hayvan bir arada yaşarmış. Ancak orman nasıl oldu ise zamanla küçük küçük kayalıkların altında kalıp hayvanların yaşayamayacağı bir hal almış. Ormanı bu hale, kayalıklarda yuva yapmak isteyen akbabalar getirmiş. Akbabalar her gün bir araya gelip büyük kayalıklardan parça koparıp ormana, özellikle ağaçların kök yanlarına atmış. Kök yanları kayalar ile dolan ağaçlar yeteri kadar su ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için bir bir devrilip yok olmuş ve yerini küçük kayacıklar almış.
Ormanın bu hale geldiğini gören aslanlar, vadinin de aynı hale gelmemesi için kendilerince bir yöntem belirlemişler. Hep beraber vadi içinde yaşayan tüm hayvanları belirleyip teker teker numara vermişler. Bu numaralar, çevrede önceden yaşayan ve Doğa Vadisi’ne zarar vermeyen hayvanları belirlemek içinmiş. Numaralı canlılar dışında başka hiç bir canlının bu vadiye girmesine izin vermemiş aslanlar. Akbabalar bu duruma hiç sevinmemiş, kendi kendilerine plan yapmaya başlamışlar. ama ne yaparlarsa yapsınlar bir işe yaramamış. Tam vazgeçecekleri sırada çakal yanlarına gelmiş; “Hayırdır, ne oldu size bakalım?”
“Daha ne olsun yuva yapacak yerimiz kalmadı, baksana.”
“Kaya yuvarlasanıza.”
“Şimdilik bu mümkün değil baksana aşağıda timsahlar var. Aslanlar getirdi bizi yakalamaları için.”
“O zaman önce aslanları ve timsahları vadiden çıkarmak gerek.”
“Evet, ama nasıl?”
“Benim aklıma bir fikir geldi. Şimdi siz hiç bir şey yapmayın ve bekleyin. Ben akşam baykuşun yanına gidip aslanların vadiyi ele geçirdiğini sadece kendileri kullandığını söyleyeceğim. Ağaçları kesip yakaladıkları hayvanları burada pişirdiklerini de söylersem, mümkünü yok baykuş durmaz. Ormandaki canlıları toplayıp aslanlara savaş açar. Siz de bu arada kayalarınızı yuvarlayıp vadiyi ele geçirirsiniz.”
Akbabalar buna çok sevinmiş ve beklemeye başlamış. Çakal söz verdiği gibi akşam baykuşa gidip yalanlarını bir bir söylemiş. Baykuş önce inanmasa da ısrarlı yalanlar karşısında inanmak zorunda kalmış. “Peki, ben gerekeni yaparım.” demiş.
Ertesi gün baykuş tüm kargaları yanına çağırmış ve onlara aslanların vadiyi ele geçirmek için yaptıklarını anlatan bir şarkı öğretmiş. Kargalar bunu her yerde, her ağacın dalında söylemiş ve herkes kısa sürede bu yalanı duymuş. Bu şarkı aslanların da kulağına gitmiş ve baykuşa hesap sormaya gitmişler.
“Sen neden bizim hakkımızda böyle bir yalan söylüyorsun.”
“Yalan değil, gerçeğin ta kendisi bu. ”
“Nereden biliyorsun?”
“Çakal anlattı bana tek, tek ona da akbabalar söylemiş.”
“Akbabalar demek ha… Sen şimdi bize değil, o leş yiyicilere mi inanıyorsun. Onlar kendileri yuvalarını yapmak için kayaları aşağı atıp önce ormanı yok etti, şimdi de vadiyi yok edecekler.”
Baykuş biraz düşündükten sonra aslanlara hak vermiş. Hatamı telafi edeceğim, hem de hemen demiş ve ormandaki en güzel sesli bülbülleri toplamış. Gelin size şarkı öğreteceğim demiş. Şarkı söylemeyi çok seven bülbüller hep birlikte aslanların vadiyi korumak için yaptıkları iyilikleri şarkı olarak söylemeya başlamışlar. Tüm orman ve vadide sesleri çınlamış. Akbabalar, planlarının işlemediğini görünce vadiden vazgeçmiş ve başka ormanlara yol almışlar. Doğa Vadisi, sayısız aslanın koruması ile uzun süre yeşilliğini korumuş ve tüm hayvanlar, mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Yorum Yok