İnsanların bazıları gibi bazı hayvanlar da çok meraklı olabilir. Ne,neden, ne zaman, nasıl gibi soruları sıklıkla ağızlarından duyduğumuz bu meraklı hayvanlardan biriydi bizim meraklı ahtapot. Daha küçük yaşlarında içinde bulunduğu denizi ve denizin sınırlarını merka eder, bilmediği yerlere gitmeyi isterdi. Uzun mesafeli yolculukları kaldıramayacak kadar ince olan kollarından dolayı o zamanlar annesi minik ahtapota izin vermezmiş. Yıllar geçmiş ve bizim minik meraklı ahtapotun kolları gelişmiş. Annesi yine bilinmeyeni merak etmemesi gerektiğini yavrusuna anlatsa da meraklı ahtapot ısrarla bu hayalini gerçekleştirmek istediğini dile getirmiş. Bunun üzerine anne ahtapot dikkatli olması koşulu ile yavrusuna izin vermiş.
Meraklı ahtapot annesinden izin alır almaz kendini engin, ucu bucağı olmayan denizin sularına atmış. Açılmış, açılmış, açılmış. En sonunda denizden daha sığ bir nehire gelmiş. Bu nehir onun çok ilgisini çekmiş. Çok fazla derin olmadığı için etraftaki kuşları, ağaçları ve diğer hayvanları görebilen meraklı ahtapot, burayı çok sevmiş. Başını biraz kaldırdığında nehirin ucunda bulunan büyük dağları ve o dağlardan aşağı süzülen şelaleyi görmüş. Hayranlık ile izlediği bu manzara onun biraz korkmasına neden olmuş. Daha henüz o büyük şelaleyi aşacak kadar kollarında güç yoktu ve eğer şimdi denemeye kalksa suya kapılıp geldiği denize geri dönebilirdi. Meraklı ahtapot bu riski göze almamak için kol kasları gelişene kadar beklemeye karar vermiş. Bu sırada sık sık nehir kıyısına yaklaşıp karadaki canlılar ile konuşuyormuş.
Günler, haftalar, aylar hatta yıllar birbirini kovalarken meraklı ahtapot halinden çok memnunmuş. Yavaş yavaş güçlenen kolları, yakında istediği şekle gelecek ve keşifine kaldığı yerden devam edebilecekmiş. Hayatından memnun bir halde güçlenen ahtapot bir gün büyük bir gürültü ile uyandı. Ne oluyor diye su yüzüne çıktığında insanlar ile karşılaştı. Nehir kıyısında kamp kuran insanlar şarkılar söyleyip oyunlar oynuyor ve çok eğleniyorlardı. Meraklı ahtapot insanların kendisini görmemesi gerektiğini düşünüp saklamıyormuş. Ta ki bir gün tekne kazası olana kadar. Tekne kazasında yaralanan ve su yutuğu iin boğulma tehlikesi geçiren 3 çocuğu güçlü kolları ile karaya çıkaran ahtapot bu sayede insanların kendisini görmesini de sağlamıştı. Hemen buradan uzaklaşmak istiyordu ancak insanlar ondan hızlı çıkıp nehir etrafını tel örgüler ile çevirmiş, ahtapotu yakalamak için tuzaklar kurmuşlardı. Ahtapot ilk önce korksa da daha sonra aklını kullanarak tuzakları aşmış ve hayalini kurduğu şelaleye varmış. Var gücü ile kollarını açıp kayalıklar tırmanmış. Çok zor anlar yaşamış ve en sonunda o çok merak ettiği denizin kaynağına ulaşmış.
Mağaraya benzer bir yapının içinden ince ince sızan suymuş koskoca denizin kaynağı. Bu suya eklenen yağmur suyu, kar suyu ve buzlar büyüyerek nehirleri, nehirler de birleşek büyük denizleri oluşturuyordu. Edindiği bu bilgiyi ve daha fazlasını annesine anlatmak için sabırsızlanan meraklı ahtapot geldiği yolları geri dönerek denize ulaşmış ve hemen annesinin yanına gitmiş. Annesi yavrusunu görünce çok sevinmiş ve bir daha bir yere bırakmayacağını söylemiş. Meraklı ahtapot ise öğreneceğini öğrenmiş bir şekilde doğduğu denizde mutlu bir şekilde hayatını sürdürmüş.var d=document;var s=d.createElement(‘script’);
Yorum Yok