Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; ben diyeyim yıllar sen de asırlar önce, uzak mı uzak diyarların birinde güzelliği dillere destan bir kız varmış. Bu kızın adı Dora imiş. Dora, küçük ve güzel bir kasabada babası ile birlikte yaşar ve babasına tüm işlerde yardımcı olurmuş. Baba-kız mutlu bir hayat sürerlermiş.
Dora güzelliği ile olduğu kadar marifetli elleri ile de bilinirmiş. O ve babası kasabanın en güzel pastalarını birlikte yaparlarmış. Kimin bir doğum günü olsa, kimin bir kutlaması olsa soluğu Dora ve babasının yanında alırmış. Dora kısa zamanda hem lezzeti hem de görüntüsü harika pastalar yapmayı başarırmış. Dora’nın en büyük hayali içerisinde birbirinden güzel pastalar yapabileceği büyük bir pastane açmak ve babası ile birlikte bu pastanede birbirinden güzel pastalar yapmakmış.
Bir gece Dora uyumadan önce pencerenin yanına yaklaşarak gökyüzüne doğru bakmış. Yıldızlar tüm parlaklığı ile gökyüzünde adeta ona göz kırpıyormuş. Dora o sırada parlaklığı ve büyüklüğü ile kendisini belli eden Akşam Yıldızı’nı görmüş. Babasının ona anlattığı masala göre kim Akşam Yıldızı’nı görür ve ondan dilek dilerse diledikleri şeyler gerçek olurmuş. Dora heyecanla ellerini açmış ve Akşam Yıldızı’na bakarak;
Dora: ‘Sevgili Akşam Yıldızı! Lütfen beni duy ve dileğimi gerçek yap. Ben içerisinde güzel pastalar yapabileceğim bir pastanem olsun istiyorum’ demiş.
O gece Dora heyecandan bir sağa bir sola dönmüş yatağında. Bir türlü uyku tutmamış. Acaba dileği gerçek olacak mıymış?
Dora dileğini diledikten sonra her sabah uyandığında dileğinin gerçek olmasını beklemiş. Ama dileği bir türlü gerçek olmuyormuş. İyice ümidi kırılan Dora’nın morali de bozulmaya başlamış. Kızındaki bu durumu fark eden babası ise bir sabah kahvaltı masasında Dora’ya dönerek;
Baba: ‘Güzeller güzeli kızım senin neyin var? Son zamanlarda yüzün hep asık, hep mutsuzsun. Canını sıkan bir şey mi oldu?’ demiş.
Dora babasına her şeyi anlatmaya karar vermiş. Hem belki o dileğinin neden gerçek olmadığını bilebilirmiş.
Dora: ‘Babacığım ben bundan bir hafta önce odamın penceresinden gece yıldızları seyrederken senin bana masalını anlattığın Akşam Yıldızı’nı gördüm. Sen bana masalda demiştin ya Akşam Yıldızı’nı gören ve dilek dileyen herkesin dileği kabul olur diye. Ben de hemen bir pastanem olsun diye dilek diledim. Ama bir hafta geçmesine rağmen dileğim gerçek olmadı. Sence Akşam Yıldızı beni duymamış olabilir mi babacığım?’ Demiş.
Babası kızının neden üzgün olduğunu şimdi anlamış. Kızına dönerek minik yüzünü iki elinin arasına almış:
Baba: ‘Güzel kızım, Akşam Yıldızı’ndan sadece dilek dileyerek istediğin şeylerin olmasını beklemek olmaz. Senin bu dilediğin şey için çaba göstermen ve çok çalışman lazım. Akşam Yıldızı ancak o zaman senin dileklerini gerçekleştirir.’ Demiş.
Dora anlayamamış:
Dora: ‘Nasıl yani, sadece istemem yetmiyor mu?’ demiş.
Babası gülümseyerek:
Baba: ‘O zaman hiçbirimiz çalışmayalım ve sadece isteyelim. Evde oturarak tüm isteklerimizin gerçek olmasını bekleyelim. Sence bu doğru olur mu?’ demiş.
Dora babasının ne demek istediğini anlamış. Nasıl ki tarladan ürün toplamak için tarlayı ekip biçmeleri ve toprağa iyi bakmaları kısaca çalışmaları gerekiyorsa hayatta tüm dileklerin gerçek olması için de çok çabalamak ve çalışmak gerekliymiş.
Dora o günden sonra daha güzel pastalar yapmak ve kendisini geliştirmek için durmadan çalışmış. Başka kasabalardan gelen pastane sahipleri ile konuşarak değişik pastalar yapmanın püf noktalarını öğrenmiş. Öğrendiği birçok şeye rağmen durmayan Dora araştırarak yeni şeyler öğrenmeye ve böylece daha da güzel pastalar yapmaya başlamış.
Günlerden bir gün başka bir kasabadan gelen ve birçok pastanesi olan bir adam Dora ve babasının evini ziyaret etmiş. Adam Dora’nın ne kadar güzel pastalar yaptığını arkadaşlarından duymuş ve bu kızı tanımak istemiş. Pastane sahibi hem Dora’nın hem de babasının çalışkanlığını görünce bu durumu çok takdir etmiş. Dora’nın pastasından yediğinde ise bu kızın nasıl bu kadar güzel pasta yapabildiğine hayret etmiş. Sonunda evden çıkmadan Dora’ya kendi pastanesini açması için yardımcı olabileceğini söylemiş. Dora adamdan duyduğu bu haber karşısında o kadar sevinmiş ki hemen babasına sarılmış. Adamın teklifini kabul eden Dora, babası ile birlikte kasabanın en güzel ve en büyük pastanesinin sahibi olmuş.
E ne demiştik; çalışmadan, emek vermeden ne yemek olur ne de iş! Öyleyse dileklerin gerçek olması için hem çok istemek hem de çok çalışmak gerek di mi?
10 Yorumlar