Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Dereden geldim, tepeden geldim, koştum koştum ama bir arpa boyu yol gittim. Oturdum bir ağaç altına, daldı gözlerim uykuya. Uykumda bir peri, hem de güzeller güzeli. Oturdu yanıma, başladı anlatmaya… Ne mi anlattı? O da masalımızda…
Bir varmış bir yokmuş… Eski zamanların birinde, küçük bir köyde yaşayan zeki mi zeki, çalışkan mı çalışkan bir çocuk varmış. Bu çocuğun adı da Ömer’miş. Ömer hem çok çalışkan hem de çok meraklıymış. Aklına takılan her şeyi öğretmenlerine sorar, araştırır durur ama sonunda muhakkak bulurmuş.
Ömer’in küçük yaşından itibaren kuşlara karşı özel gör ilgisi varmış. Ne zaman boş kalsa kendisini bahçeye atar, kuşların nasıl uçtuğunu izler dururmuş. Hatta çoğu zaman gözlem yapmak için köyün bile dışına çıkar, kendisine bir tepe bulup onun üzerine çıkarak kuşları daha yakından izlermiş. Ömer’in annesi ve babası çocuklarının kuşlara karşı neden bu kadar ilgili olduğu merak eder dururmuş. Ömer ise her seferinde kuşların nasıl uçabildiğini bir gün keşfedeceğini söyleyerek anne ve babasını şaşırtmış.
Ömer’in kuşlarla bu kadar yakından ilgilenmesinin tek bir nedeni varmış aslında… Ömer de tıpkı kuşlar gibi gökyüzünde süzüle süzüle uçmak istiyormuş. Dünyanın dört bir yanını dolaşmak ve dünyayı yukarıdan izlemek en büyük hayaliymiş. Bu hayalinden kimselere bahsetmeyen Ömer, kuşları izlerken bir gün kendisinin de uçacağı günleri hayal edip duruyormuş. Günler geçmiş, Ömer büyümüş ama hayalleri hiç değişmemiş.
Günlerden bir gün Ömer’in öğretmeninin erkek kardeşi olan Selim Bey Ömer’lerin okuluna gelmiş. Herkes Selim Bey’in pilot olduğu konuşurken normalde arkadaşlarının sohbetlerine pek dahil olmayan Ömer hemen yerinden sıçrayarak:
Ömer: ‘Selim Bey pilot muymuş?’
Arkadaşları: ‘Evet, hem de uzun zamandır pilotluk yapıyormuş’ demiş.
Ömer heyecanla sınıftan çıkmış ve hemen Selim Bey’i bulmak için öğretmenler odasına gitmiş. Selim Bey, ablası ve diğer öğretmenler ile birlikte oturuyor, sohbet ediyormuş. Öğretmeni Ömer’in geldiğini görünce ona dönmüş:
Öğretmen: ‘Ömer, gel bakalım, bir şey mi diyeceksin?’
Ömer: ‘Sohbetinizi böldüğüm için özür dilerim ama ben Selim Bey ile konuşmak istiyorum’ demiş.
Selim Bey kendisine meraklı gözlerle bakan çocuğa dönerek:
Selim Bey: ‘Sevgili Ömer, ne konuşacaksın bakalım benimle?’
Ömer heyecanla girmiş söze:
Ömer: ‘Şey, ben sizin pilot olduğunuzu duydum. Ben de küçüklüğümden beri uçmak isteyen, kuşlara bakıp uçma hayalleri kuran biriyim. Sizinle tanışmak istiyorum’ demiş.
Selim Bey Ömer’e yanındaki koltuğa oturması için kafasıyla işaret vermiş. Ömer ve Selim Bey neredeyse üç saate yakın sohbet etmişler. Ömer aklındaki tüm soruları sormuş, Selim Bey de cevaplamış.
Ömer artık hayali için ne yapması gerektiğini çok iyi biliyormuş. Bütün okul hayatı boyunca düzenli, sorumluluk sahibi ve çalışkan bir çocuk olmaya devam etmiş. Yıllar geçmiş, Ömer büyümüş ve üniversite sınavına girmiş. Sınav sonuçları açıklandığında, Ömer hayali için gerekli olan ilk adımı atmanın sevinci içerisindeymiş. İstediği üniversite ve istediği bölümü kazanmış.
Ömer çok çalışmaya devam ederek başarılı bir pilot adayı olarak mezun olmuş.. İlk uçağı uçurduğunda yaşadığı mutluluk ise tarifsizmiş.
Yıllardan sonra Ömer ülkenin en başarılı pilotlarından birisi olarak gösterilmiş. Tıpkı eğitim hayatında olduğu gibi iş hayatında da çok çalışkan ve azimli biriymiş. Bu özellikleri ile Ömer artık ülkenin en iyi pilotları arasında yer almış.
Ömer her uçuşunda uçağı ile birlikte gökyüzünde süzülürken kuşlara bakıp gülümsüyormuş. Kuşlar sayesinde keşfettiği uçma hevesi şimdi hayatında en mutlu olduğu işi yapmasına sebep olmuş. Ömer, havada iken özgürlüğünün tadını çıkarıyor; uçuşunun olmadığı günlerde de küçük kasabalara giderek okulları ziyaret ediyormuş. Burada pilot olmak isteyen çocuklara yardımcı oluyormuş. Tıpkı zamanında Selim Bey’in ona yaptığı gibi…
E çocuklar ne demişler; çalışan her zaman kazanır. İşleyen demir hep ışıldar.
Bir Yorum